SAYFALAR

25 Eylül 2013 Çarşamba

Gönül eri gârib olmaz

"Güzel, senin bende gönlün yok ise
Sen bana kardaş de ben sana bacı."

- Türkü (Sivas, Divriği)

Söze "tarihte bugün" ile başlamaktan başka çâre olmuyor bazen. Çünkü bir gönül dağından bahsetmek, ciddi bir gönül işidir. Allah utandırmasın... 1938'de Kırşehir'in Çiçekdağı'nda yeşeren "Bozkırın Tezenesi", geçtiğimiz yıl bugün; 25 Eylül 2012'de İzmir'de dünyaya veda etmişti. Büyük Türk ozanı Neşet Ertaş'ın hayatta etkilendiği tek insan babası Muharrem Ertaş'tır, kendisi de "Babamla ben aynı ruhun insanlarıyız" diyerek bunu tasdik etmiştir. Yola ruhtan çıktık, çünkü Neşet Ertaş'ın ruhu bu toprakların ruhu idi. Anadolu'nun ruhu idi. Bunu geç gören gözlere kendisinin seslendirdiği muazzam türkü, her şeyi ifade ediyor aslında: "Bunca erler evliyalar / türkü sever türkü söyler / görür gözlü enbiyalar / türkü sever türkü söyler, Türk'üm diyen."

Öyle bir isimden bahsediyoruz ki, Süleyman Demirel dönemine dönersek hemen hatırlayalım. Kendisine "devlet sanatçısı" unvanı verilmek istenmiş fakat hakiki bir "Baba" olan Neşet Ertaş bunu kabul etmemiştir. "Biz hepimiz bu devletin sanatçısıyız" demiştir. Sadece TBMM tarafından verilen "Üstün Hizmet Ödülü"nü kabul etmiştir, onu da "bu kültüre hizmet eden ecdadımız adına aldım" diyerek. Bugün redd-i miras etmek için her yolu deneyenlerin, kendi kültürlerinden ne kadar kopuk olduklarını öğrenmeleri için tarih kitaplarına ihtiyaçları hiç yok. Kendi müziklerini dinleseler, anlayabilecekler. Siyasete girmeden, traktörümün direksiyonunu kırıp kitaba yöneliyorum.

"Dost elinden gel olmazsa varılmaz
Rızasız bahçenin gülü derilmez
Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez
Gönülden gönüle gider, yol gizli gizli."
- Gönül Dağı

Haşim Akman'ın Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları arasından 2006 yılında çıkan Neşet Ertaş Kitabı'nı yanılmıyorsam 2008'de edinmiştim. O yıla kadar da hafızamda en fazla 20-30 türkü vardı. Kitaptan sonra bol bol türkü ezberlemeye, incelemeye ve hatta klarnetimle üflemeye gayret ettim. Türkülerin üzerine gittikçe, toprağı nasıl da sevdiğimi fark ettim: Esen rüzgârı, batan güneşi, yağmuru ve sevmeyi. 300'ü aşkın sayfa boyunca Haşim Akman, Neşet "Baba" Ertaş'ın hayatını inceliyor, onunla yaptığı söyleşileri çocukluğundan başlatarak bize bir belgesel izlettiriyor. Bu belgeselde şu görülüyor: Her ruh hâlinin bir Neşet Ertaş'ı var. Hazret ne diyordu hatırlayalım:

"İnsanın derdi ne kadar büyük olursa gülüşü o kadar sıcak olurmuş, o dert güzelleştirirmiş onun yüreğini. Öyle derler, bizim buralarda. O derdin büyüklüğü neye göre ölçülür biçilir bilmem ben. Fakat birinin gülüşünün sıcaklığını hissettim mi, anlıyorum ki derdi çok. Güzelleşmiş derdiyle."

Dünyevi mevzulardan yorulunca "Yalan Dünya"yı, hasrete düşünce "Neredesin Sen"i, kırılınca "Ahirim Sensin"i, olanlara yandıkça "Kendim Ettim Kendim Buldum"u, sevmekten vazgeçmedikçe "Gönül Dağı"nı, aşktan keyiflenince "Tatlı Dile Güler Yüze"yi veya sessizliğe çekilince "Neden Garip Garip Ötersin Bülbül"ü kim dinlememiştir ki? Neşet Ertaş, tüm sözlerinde bestelerinde gönlünü ortaya koymuş ve ruh olmuştur. Kitapta da bunu okuyor, bir ruh okuması, bir gönül incelemesi yapıyor okuyucu.

"Bu derdin elinde kaldım biçare
Aradım derdime bulmadım çare
Yüreğimde vardır bilinmez yare
Sen de yüreğinden yaralı mısın?"

- Neden Garip Garip Ötersin Bülbül

Evet, "Gönülden gönüle bir yol vardır, görülmez" demiş Neşet Baba. Açtığı yolda bize, kendimizi bulma imkânı sağlamış ve asırlarca da sağlayacaktır şüphe yok ki. Çünkü gönül eri gârib olmaz. "Herkesin bir Zahide'si vardır" diyen Neşet Ertaş'ın şu sözü de hep hatırlanmalıdır: "Gönlünün eşini bulan gârib değildir."

Soru: "Babanız yoksulluktan şikayet eder miydi?"
Neşet Ertaş: "Biz doğduğumuzdan beri yoksulduk, varlığını görmedik ki yoksulluktan şikâyet edelim."

Kendisine Allah'tan rahmet diliyor, bu kitap önerisiyle birlikte şükranla yâd ediyor, kulaklarımda yankılanan "Ben De Şaştım Bu Gönlümün Elinden" adlı Sivas türküsüyle Neşet Baba'yı anıyorum.

Yağız Gönüler
twitter.com/ekmekvemushaf

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder