SAYFALAR

29 Eylül 2012 Cumartesi

Kendimizi en iyi tanımlayan kelimeleri asla bulamayız

J. L. BorgesRagnarök” adlı öyküsünde (Yaratan, sf 40, 2011, İletişim), sürgünden dönen Tanrıları rüyasında gördüğünü, onları bir amfiteatrın platformuna çıkarıp gözyaşlarıyla alkışladıklarını; ancak onların düzenbaz, cahil, acımasız olduklarını ve kendilerini korumayıp onlara merhamet ederlerse kendilerini yok edeceklerini bildikleri için, rüya bu ya, koca koca revolverlerini çıkarıp keyifle Tanrıları öldürdüklerini yazar.

Jose Saramago’nun Kabil’ini okurken neredeyse her sayfada Borges’ın bu öyküsünü anımsadım. Kabil; Tanrıya savaşın açıldığı, pratik anlamda dünya tarihinin başladığı, Saramago’nun ölmeden hemen önce tamamladığı Hristiyanlığa karşı bir hiciv romanıdır.

Saramago, kitabın 2009’daki basın tanıtımına: “İncil’in Tanrısı güvenilir değil, kötü biri ve öç almaya kararlı. İncil’de acımasızlık, zina, her türlü şiddet ve kan dökme var. Bu inkâr edilemez” demiş.

Saramago Kabil’de öyle bir zaman kurgulamış ki, zamanın içinde hem şimdi var hem de gelecek... Kabil’in, kardeşi Habil’i (romana göre Habil’in küçümsemelerine artık dayanamayarak) öldürdükten sonra, Tanrı, sevgili kulunun ölümüne çok bozulur, Kabil’in alnına da hiç çıkmayacak bir işaret koyarak onu bir anlamda lanetler.

Bu cinayetten sonra Kabil, annesinin ve babasının, yani bildiğimiz adlarıyla Adem ile Havva’nın yanlarından ayrılarak yollara düşer. Lilith’le, oğlunu kurban etmek üzere olan İbrahim’le, Sodom şehrinin yok edilişiyle, tufan öncesi hazırlıklarına devam eden Nuh’la karşılaşır.

Kabil yaşadığı her macerada kendini tanımlamayı, adlandırmayı dener; ancak hepimiz gibi o da doğru kelimeleri bulamaz. Bu maceraları okuduktan sonra artık ne olacak diye merak ederken Kabil, ne Nuh’un ne de Tanrının tahmin edebileceği bir sürpriz yapar. (Tabi bu arada siz ne zaman romanın sonuna geldiğinizi anlamazsınız, kitabın çevirisi orijinalini aratmayacak kadar çarpıcıdır. Bu sayede kitabın çevirmeni Işık Ergüden’e selamlarımızı yollayalım.)

Kabil’in yayımlanmasının ardından bir teolog Saramago için şöyle demiş: “Ciddi biri değil. Bir romancı milyonlarca Hristiyan’a, Yahudi’ye, Protestan’a hakaret edemez. Saramago, İncil ile oynayan bir komedyen.

1998’de Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan, daha öncesinde de 1991’de yayımlanan “İsa’ya Göre İncil”den sonra ülkesini terk etmek zorunda kalmış olan Jose Saramago, cesareti ve kaleminin keskinliğiyle okunmayı kesinlikle hak ediyor.

Tuna Bahar
twitter.com/tuna_bahar

1 yorum:

  1. ben bu kitabı okuyamadım. saramago'nun hiç paragraf başı yapmaması, yazım düzeni olmayışı beni çok karıştırıyor, kitaba odaklanamıyorum, ilk 10 sayfayı atlatabilsem belki devamı gelecekti ancak dayanamadım

    YanıtlaSil