SAYFALAR

24 Haziran 2012 Pazar

Yazı sanatları dersi almak isteyenlere

Eğer siz de hayatınızda okumak üzere olduğunuz ilk Cortazar kitabı seçiminizi “Ayakizlerinde Adımlar”dan yana kullanırsanız, benim gibi bu yazarın bağımlısı olabilirsiniz.

Cortazar, 1914 Brüksel doğumludur. 1919’da ailesiyle birlikte ülkesi Arjantin’e dönmüştür. 1938’de ilk şiir kitabı Presencia’yı (Varlık) yayımlamıştır. Fransız edebiyatı dersi vermiştir ve Cuyo Üniversitesi’nde John Keats üzerine bir seminer düzenlemiştir. 1945’te üniversitelere faşist müdahalenin başlaması üzerine Buenos Aires’e dönmüştür. 1951’de ilk öykü kitabı Bestiario’yu (Hayvan Hikâyeleri), 1960’ta ilk romanı Los Premios’u (Ödüller) yayımlamıştır. 1963’te bugün en önemli romanı sayılan Rayuela’yı (Seksek) yayımlamıştır.

Ayakizlerinde Adımlar” Cortazar’ın ince işçilik ürünü olan öykülerinin bir toplamıdır. Bu kitabın özelliği ise Metis Yayınları’nın kendi toplaması olmasıdır. Yani Cortazar’ın aslında böyle bir kitabı yoktur.

Kitaptaki hikâyeler sırasıyla; Yaz, Silvia, Kindberg Diye Bir Yer, Öğle Yemeğinden Sonra, Kızıl Çember İçinde Birleşme (Borges’e ithaf edilmiştir), Işık Değişikliği, Ayakizlerinde Adımlar, Liliana’nın Gözyaşları, Cennetin Kapıları ve Arayış’tır. (Charlie Parker’a adanmıştır).

Cortazar’ın farklı dönemlerinin farklı yapılardaki öyküleri olmaları dikkat çeker. Şahsi fikrimin bu ince hikâyelerin en etkileyicilerinin Yaz ve Silvia olduğudur. Bundan sonra benim için Cortazar demek, Emile Ajar, Borges, Hesse, Fuentes standartlarında bir yazar demektir. Silvia’nın girişinden bir alıntı yapalım ki, Cortazar’ın yazı sanatları dersinden bir hikâyeye nasıl giriş yapılırmış görelim...

"Kimbilir nasıl bitebilirdi başı bile olmayan bir olay, ortalarda başlamıştı ansızın ve belli bir sınırla çevrelenmeden bitiverdi, başka sislerin başladığı bir noktada; her neyse, konuya girmek için şunları söylemek gerekiyor: Pek çok Arjantinli, yazı Luberon vadisinde geçirir, bu bölgenin en eski sakinleri olan bizler onların uzaklarda yankılanan seslerini sık sık duyarız, büyüklerle birlikte çocuklar da gelir, bu da Silvia demektir zaten, çiğnenmiş bahçeler, çatalla et yenilen öğle yemekleri, çocukların al yanakları, korkunç ağlamaları izleyen İtalyanvari bağrışmalar..."

Tuna Bahar
twitter.com/tuna_bahar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder