SAYFALAR

23 Haziran 2024 Pazar

Hz. Ömer'in sosyal adalet anlayışının etkisi

Peygamberimiz Hz. Muhammed’in vefatından sonra vahyin ve sünnetin kesilmesi, buna mukabil fetihlerin artmasıyla yeni sorunlar ve yeni kültürlerin hayata girmesi Müslümanların arasında yeni gündemlerin oluşmasına sebebiyet vermiştir. Böyle olunca da bazen ihtilaflar çıkmış ama netice her zaman Hak’tan yana bağlanmıştır.

Bu konulardan biri de vergi konusudur. Hz. Ömer’in vergi üzerine yeni bir ictihatta bulunması, bazı sahabenin eleştirisine yol açmıştır. Hz. Ömer iddiasını ayetlerle delillendirmiş, düşüncesini etraflıca açıklamış ve nihayet kararını uygulamaya sokabilmiştir.

Sevad toprakları fethedildiğinde, fethedilen toprakların dağıtılmasını konusunda sahabeden bazıları savaşanlara dağıtılması gerektiğini bildirmiştir. Bunu derken de Kuran’dan “Ordunun elde ettiği ganimetlerin onlar arasında taksim edildiği gibi, arazileri de onu fethedenler arasında taksim et” ayetini delil olarak göstermişlerdir.

Hz. Ömer ise toprakların sadece savaşanlar arasında dağıtılmasını adil bulmamıştır. Ve o da görüşünü açıklarken Kuran’ı Kerim’de Haşr suresinde yer alan fey ayetlerini okumuştur. Ardından şöyle demiştir: “Allah sizden sonra gelecek olanları da bu feye ortak etmiştir. Eğer ben bunu aranızda bölüştürürsem sizden sonra gelecek olanlara bir şey kalmaz. Fakat eğer de taksim edilmez de kalırsa, San’a’da kanı yüzünde olan çobana dahi bu feyden nasibi mutlaka ulaşır.

Hz. Ömer bu kararını açıklayınca itiraz edenler olmuştur. Onlar itirazlarını “Kılıçlarımız vasıtasıyla Allah’ın bize ihsan ettiği ganimetleri hazır olmayan, bizimle birlikte harbe iştirak etmeyen kimselere, onların çocuklarına ve hiç bulunmamış olan çocuklarının çocuklarına mı vakfediyorsun” demişler, Hz. Ömer “Bu bir görüştür” demiş ve başka bir şey dememiştir.

Kaynaklar Hz. Ömer’in bu muhalefetten dolayı üzüldüğünü, rahatsızlık duyduğunu belirtir. Nihayetinde Hz. Ömer’in ayetleri delil göstererek açıklama yapması neticesinde sahabe fikri kabul eder ve fey, bütün Müslümanların olur. Hz. Ömer’in bir devlet başkanı olarak karşısındaki muhalif görüşlere rağmen kendisinin de birçok gerekçe ile olmasını istediği bu kararı tercih etmesi üzerine “Kuvvet yoluyla fethedilen arazi konusunda imam muhayyerdir. Dilerse bu araziyi ganimet kabul edip beşe böler ve taksim eder, dilerse de bütün Müslümanlara ait bir fey kılıp taksim etmez” hükmü fıkıh kitaplarında yer almıştır.

Bizim çok kısaca anlattığımız olay dahi bize önemli birkaç detay sunmaktadır. Birincisi Hz. Ömer halife olmasına rağmen görüşünü zorla dikte etmemiş, istişarenin önünü hiçbir zaman kapatmamış, farklı görüşlerin ortaya atılmasına müsaade etmiştir. Üstelik en önemli ayrıntı ise Hz. Ömer de itiraz eden sahabeler de salt kendi fikirleri ve zanları ile konuşmamışlar, görüşlerine Kuran’dan deliller getirmişlerdir. Bir diğer önemli husus da Müslümanların bir bedenin uzuvları gibi olduğunun unutulmamasıdır. Hz. Ömer görüşünü savunur ve uygulamaya koyarken kimsesiz, fakir ve düşkün Müslümanların hakkını gözetmiştir. İtiraz eden sahabeler de nihayetinde bu görüşe katılmışlardır.

Bir toplumun en önemli dinamolarından birisi ekonomidir. Ekonominin kötü veya beceriksizce yönetilmesinden bütün insanlar zarar görür ve o da hem toplumsal hem de ahlaki çöküşe neden olur. İslam toprakları genişledikçe Müslümanlar ekonomik anlamda da isabetli kararlar almak için çaba sergilemişlerdir ve ortaya ekonomi anlamında büyük bir külliyat çıkmıştır. Bu alanda boşluk bırakılmamıştır.

İslam’ın iktisada ve sosyal adalete bakışını öğrenmek için bizim de yazıda faydalanmış olduğumuz Öznur Özdemir’in kaleme aldığı Fetih, Haraç, İktisat eseri büyük bir imkan sunmaktadır. Hz. Ömer dönemi özelinde iktisat ve sosyal adalet konusunun ne denli titiz bir şekilde ele alındığını görmek mühim.

Yasin Taçar
twitter.com/muharrirbey_

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder