SAYFALAR

6 Haziran 2023 Salı

Modern sığınaklar: balkonlar

Yeni bir kitap satın alırken nelere dikkat edersiniz? Yazarına mı? Yayınevine mi? Kitabın ismine mi? Kapağına mı? Yoksa türüne mi? Arka kapak yazısı sizce önemli midir? Kısaca önünüze gelen her kitabı okur musunuz yoksa seçici mi yaklaşırsınız?

Ben tiryakiyim. Doğal olarak biraz seçici ve şekilciyim. Tüm bu sorular benim için önem teşkil eder.

Kimsenin Atlamadığı Balkonlar’ı da sorularımın ikincisine; yayınevine güvenerek almıştım ama kapağın cezbedici yanını da unutmayalım…

Türk Edebiyatı, Dergah, Mahalle Mektebi, Post Öykü ve Muhayyel dergilerinde hikayeleri yayımlanan Erhan Genç, bir dönem Türk Edebiyatı Dergisi’nin yazı işleri müdürlüğünü de yürütmüş.

Meraklısı için diğer eserlerinin ismini de zikredelim: Çilek Ağacı, Mavi Minibüs, Şimdilik Havadisler Bunlar hikaye kitapları ile Bir Masa Yetiyor Bana adlı bir söyleşi.

Yazar hakkındaki bu kısa bilgilerden sonra bahsi geçen kitabımıza geri dönüp öykülerden bahsedebiliriz. Hikayeler hakkında genel bir cümle kurmam gerekirse derim ki: modern insanın sorunları. Hayatın akışındaki sıradan insanın, bizim hikayemiz. Bence etkileyiciliğini de bu doğallığından alıyor.

Hani derler ya kurmaca ile okur arasında bir anlaşma vardır, okur okuduklarının gerçek olmadığını bilir ama inanmaya baştan razı gelmiştir. Kimse onu kitap kahramanlarının gerçekte yaşamadığına ikna edemez. Ben Erhan Genç’in kahramanlarının gerçekliğine sizi ikna edebilirim.

Yirmi katlı bir TOKİ binasının 17.katında kendine bir alan açmak için, nefes almak için balkon inşa eden adam sen de olabilirdin pek ala ben de. Minarelerde müezzinleri seyreden Sinan İrfan Karaaslan’dan bahsediyorum. Onun belediyeye verdiği dilekçe, kayıtlar incelense çıkıverecek sanki. Öykünün adı, bize final hakkında ipucu da veriyor: Bir Eylül Cemresinin Hazin Sonu. Okurken tebessüm ettiğim hatta neredeyse güldüğüm bir öykü var, Kanat Sesleri. Her modern gibi sabah uyanır uyanmaz kahve içip sandviçle kahvaltısını yapan, çocuğu okula bıraktıktan sonra çalıştıkları plazalara yollanan insanlardan ikisi Gülçin ve Kenan. Her çift gibi birbirleriyle konuşmak yerine psikologların ve en yakın arkadaşların tavsiyesi ve imalar üzerinden ilişkilerini sürdürüyorlar. Gülçin’in ikinci çocuk isteği sonucunda ne mi oluyor? Kanat sesleri daha sık duyulmaya başlıyor.

“Bir An” Kime İthaf Edildi öyküsü makale şeklinde yazılmış. Hani neredeyse akademik bir çalışma okuyoruz sanacağız. Özetten anladığımız kadarıyla öykü tahlili üzerinden bir aşk hikayesi okuyacağız. Sayfanın sonunda okuyan herkesin aklında aynı soruyla Google’da “Türk Öykücülüğünün önemli isimlerinden Selim Sadi” araması yaptığına eminim. Kurmacaya katkısız iman bunu gerektirir çünkü.

Mühendisten Temiz öyküsü bir ilan yazarının öyküsü. Alıp sattığı arabalara yazdığı ilanı ve yazım sürecini okuyunca yine aynı soru: böyle şeyler gerçekte oluyor mudur?

On Altı Bölümlük Dünya’da kahramanımız Ozan Bey büyük bir yayınevinin patronudur. Biz okurlara “içerden” bilgi veren bir öykü olmuş açıkçası. Yani bir yazar kitabını yazdı diyelim, bizim elimize ulaşmadan önce hangi aşamalardan geçmelidir? Her sektörde olduğu gibi bu işin de elbette bir raconu, yolu, yordamı vardır…

Radyo programı maç gününe denk geldiği için sık sık maça yer vererek programını sürdürmeye çalışan spikeri dinlediğimiz, affedersiniz okuduğumuz öykünün adı Arka Bahçe. “Bir Arka Bahçe’niz varsa hala umudunuz vardır” mottosuyla başlayan radyo programının adı öykümüze ismini vermiş.

Yazının sonuna yaklaşmışken kitabın ilk öyküsünden bahsetmek istiyorum: Kule Plaza. Neden mi sona sakladım? Hemcinslerim bana hak verecektir, çalışan kadın için en zor olan şey doğum izninden o ilk dönüştür. Aklını ve kalbini evde, yavrusunun yanında bırakmış; bedenini çalıştığı iş yerine sürüklemiş kadının hikayesi.

Kitap 12 öyküden oluşuyor. Her biri de hem içerik yönünden hem biçim yönünden okuması çok zevkli öyküler. Sıradan insanların dilekçeleri, makaleleri, ilanları, tamirci operatörü ile konuşması nasıl bir kitaba sığar görmüş, okumuş oluyoruz.

Haklı olarak akıllara şu soru gelebilir “Hani kitabın adı nerede geçiyor, hangi öyküde? Hiç bahsetmemişsiniz.” Onu da siz buluverin, belli ki yazar bize bir oyun edip saklamış, aşikar etmek olmaz…

Birsen Sebahat Tan
birsen_sulubulut89@hotmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder