SAYFALAR

14 Aralık 2022 Çarşamba

Baştan sona sürükleyici bir Osmanlı macerası

Bir tarafta sarayın ihtişamlı gölgesinde insanı ölüme kadar sürükleyen hırs mücadelesi öte yanda zamanın tik takları arasında geçen masalsı bir aşk...

Osmanlı döneminde geçen bu kadim hikâyede Sultan, şehzadeleri için sünnet düğünü tertip eder. Niyetleri odur ki; düğün on beş gün sürecek ve dillere destan olacaktır. Bu sebeple de her vilayetten ve ülkeden insanlar davet edilir. Fakat sadrazamın şehit olmasıyla şenliklere gölge düşer ve Sultan düğün neşesini siyasete boğdurmamak adına yeni sadrazam ataması yapmaz. Ancak düğünden sonra mühr-i hümâyununu kime vereceğini söyler. Böylelikle de Defterdar ve Kazasker arasında ölüme kadar gidecek iktidar mücadelesi başlar.

Hikâyenin bir diğer parçası olan öksüz ve yetimler de ortaya çıkar. Yolları devlet adamlarıyla kesişir ve üzerlerine çok tehlikeli bir iş alırlar. Nitekim Hasan Nasrettin genç, yakışıklı bir delikanlıdır. Engelli ikiz bir kardeşi vardır. Adı Hüseyin Nusrettin’dir. Dönemin kudretli külhanbeylerinden olan Dobra Hatun’un himayesi altındadırlar. Zira çocukken anne ve babalarını bir yangında kaybetmelerinden dolayı Dobra Hatun onlara sahip çıkmıştır. Fakat gelgelelim Hasan Nasrettin, geçmişi bir türlü unutamaz. Ailesine kötülük eden adamdan hep intikam almak ister. Tabii bir de hasta kardeşini iyileştirmek ve ona saatçi dükkânı açmak.

Bir gün Kazasker’in adamı Kurt Çelebi Dobra Hatun’un kapısını çalar. Bir kasanın açılması için ondan işinde usta bir çilingirci ister. Dobra Hatun da Hasan Nasrettin’i yanına verir. Ardından genç delikanlı kendini gizemli bir kasayı açmakla görevli bulur fakat bu düşünüldüğü kadar kolay bir iş değildir. Hasan Nasrettin çok zorlanır üstelik imtihan bu ya gemide gördüğü güzel bir kızın sevdası kalbine düşer. Pervanenin muma âşık olması gibi o da Visal Banu’ya âşık olur. Aralarında geçen olaylardan sonra da birlikte gizemli kasayı açmayı başarırlar ve devasa, görkemli bir saat görürler. Nitekim o an adeta büyülenmiş gibi olurlar.

Gemide olaylar bu minvalde devam ederken Defterdar’ın adamı Bülbül Ağa ise Dobra Hatun’un kapısını çalar ve türlü yalanlarla Şaban adındaki genç delikanlıyı yanına vermesini ister. Dobra Hatun da tıpkı Kurt Çelebi’nin isteğini yerine getirdiği gibi Bülbül Ağa’nın da isteğini yerine getirir ve Şaban’ı yanına verir. Öyle ki bu durumdan oldukça mutlu olur Bülbül Ağa. Zira bilir ki Şaban, yapılacak iş için biçilmiş bir kaftandır. Sahte altın bastırmak artık daha kolay olacaktır.

Gelgelelim olaylar karmaşık bir düğüm hâline gelirken Şaban, arkadaşı Hasan Nasrettin’den yardım ister, o da kabul eder. Ve bu iki dost plana dahil olurlar fakat bir vakitten sonra işler bozulmaya başlar. Üstelik Hasan Nasrettin yıllar sonra düşmanını bulur. Yani Kazasker’i. Bundan sonra da Kurt Çelebi ve Bülbül Ağa’dan gizli bir plan yaparlar. Gayeleri ise Sultan’ın arkasından iş çeviren bu düzenbazların hainliklerini ortaya çıkarmaktır. Öyle ki düğün hazırlıkları tüm ihtişamıyla devam ederken onlarda arka sokaklarda nefes nefese mücadele verirler. Düğünün gerçekleştiği günde ise Defterdar ve Kazasker’in hainlikleri ortaya çıkar. Hasan Nasrettin de hem ailesinin intikamını almış hem de devleti bu hainlerden kurtarmış olur. Sultan’ın ve halkın nezdinde bir kahraman olur. Visal Banu’yla evlenir.

Kardeşi Hüseyin Nusrettin de en iyi hekimlere tedavi olur. Hayallerindeki saatçi dükkânına kavuşur. Belki hayallerinden bile daha güzel olana. Tabii Şaban da mutluluktan payını alır. Sevdiği dostlarıyla birlikte yaşamaya devam eder.

Eser bunların haricinde de dönemin kültürü hakkında okuyucusuna birçok bilgi vermiştir. Örneğin; düğün hazırlıklarının nasıl yapıldığına ve şenlik için hangi aletlerin kullanıldığına dair. Beni ise bu yönde en çok etkileyen nahıllar oldu. Zira daha önce hiç adını duymamıştım.

Her okurun yıl içerisinde en beğendiği bir kitap olur. Benim ise bu yıl en beğendiğim ve severek okuduğum kitap İskender Pala'nın Surnâme'si oldu. Sizlere de mutlaka okumanızı tavsiye ederim.

Kitaptan sevdiğim birkaç alıntı:

"Kişinin vazifesinde başarılı olması demek ülkeye de hizmet demekti."

"Unutmayın, insana güzellik ve başarı getiren şey sözlerinin yumuşaklığıdır. İtibar ve saygı kazandıran da davranışlarının güzelliğidir."

"Çocukken böyle durumlarda babası ona 'kalbine danış!' derdi, Peygamber sünnetiymiş, kalbine danıştı."

"Allah her derdin dermanını bir yerlere koyuvermiş. Bizden araştırıp bulmamızı istiyor. Lakin dermanı bulmak araştırmak demek, ilim demek, fen demek..."

Fatma Saldıran
twitter.com/Fatmasldrn_

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder