SAYFALAR

3 Aralık 2020 Perşembe

İnsan, var olmak için mücadele etmelidir

İhtiyarlık, bir imtihan ve yüzleşmedir. İnsan geçmişiyle, yaptıkları ve yapamadıklarıyla yüzleşmek zorundadır. Bu yüzleşmede hayatın içinde kendini konumlandırdığı yeri koruyup koruyamadığının da imtihanını verir. Tıpkı sürü lideri olan alfanın kendi liderliğine baş kaldıran gençlerle ölümcül bir savaşa girmesi gibi yaşlanan insan da kendi gerçekliğini savunmak için kendisiyle alay etmeye başlayan insanlara karşı amansız bir mücadeleye girer. Şöyle bir farkla ki bu sefer mücadele kendi kendisiyledir. Gücünü, kudretini, zekâsını ve saygınlığını koruduğunu önce kendine kanıtlamalıdır. Böylece “yaşlı kurt” payesini alabilir ve ihtiyarlığını onurlu bir şekilde yaşayabilir. Aksi takdirde bir köşeye atılmış “sünepe” muamele görmekten kendini kurtaramaz. 

Santiago, yaşlı bir denizcidir. Gençliğinde güçlü bir adamdır. Bilek güreşinde istediği herkesi yenebileceğini ve en zor avlardan alnının akıyla çıkarak maharetini herkese kanıtlamıştır. Her insan gibi hayata dair zevkleri ve uğraşları vardır ama ihtiyarlık bu zevkleri yavaş yavaş elinden almıştır. Hatta neredeyse üç aydır denizden eli boş dönmektedir. Ernest Hemingway, Yaşlı Adam ve Deniz'de Santiago’nun kendini kanıtlayışını ve bir devrin kaçınılmaz sonunu gözler önüne seriyor. Hikâyedeki Santiago, bizzat “insan”ın kendisiyken okyanus hayatın bütün zorluklarını ve hayatta kalmak için vermek zorunda olduğumuz mücadeleyi simgeliyor. Küçük çocuk Santiago’nun en önemli motivasyon kaynağı olmasına rağmen o da ailevi nedenlerden ötürü Santiago’nun yanından ayrılıyor.

Yaşlı adam, seksen dört günün sonunda belki de son kez balığa çıkarken hayatı boyunca kazandığı ve onu o yapan bütün hünerini ortaya koyarak insanlar arasında hak ettiği yeri yeniden kazanmaya kararlıdır. Kendisiyle alay eden diğer balıkçıları umursamadan sadece hedefine odaklanır ve gidebileceği kadar uzağa gidip herkesin saygı duyacağı büyüklükte bir balık yakalayacaktır. Bu iş için inancından başka pek bir hazırlığı da yoktur. Beklediği büyük balık oltasına yakalanana kadar da bunları dert etmez. Ne zaman ki balıkla baş başa kalır, işte o zaman 'keşke'ler devreye girer. İnsan da tıpkı bu hikâyede olduğu gibi hakikatin yumruğunu yemeden nelerden pişman olması gerektiğini düşünmez. Hakikat ancak bir silkelenmeden sonra idrak edilir. İşte yaşlı adam bu silkelenmenin ardından balığı yakalamak ve kıyıya götürmek uğruna hayatını ortaya koyar.

Yaşlı adamın tecrübesi sayesinde balığı yakalayıp teknesine bağlasa da hesaba katması gereken başka bir gerçek daha vardır. Köpek balıkları kanın kokusu alıp balıkçının peşine düşerler. Elinde bulunan sınırlı silahı kullanarak ilk gelenleri püskürtmesine rağmen köpek balıkları akın akın gelmeye devam eder ve nihayet kıyıya vardığında elinde balığın sivri burnu ve kafası kalır. Yaşlı adam kendini kanıtlamış ve insanların saygısını kazanmıştır ama yaşlanmış olduğunu, yalnız başına bir şeyleri başaramayacağını da kabul etmiştir artık. Yazar, Santiago’ya saygı duymakla beraber hayatın gerçekliğini galip ilan etmiştir.

Yaşlı adam, denizde kaldığı üç gün boyunca hayatını sorgular ve günahlarıyla yüzleşir. Hayatın anlamını ve hayatı boyunca yaptığı seçimleri sorgular. Sanki hayatının -en azından onu Denizci Santiago olarak hayatın içinde var eden gerçeğin- sonuna geldiğinin farkına varmış gibi kendi varlığına ve geçmişine bir anlam arayışı içindedir. Geceleri kıyıdan gelen ışıklar onu devam eden hayata dair düşünmeye sevk ediyor. Kıyıdan uzaklaştıkça sanki yavaş yavaş hayattan da uzaklaşıyor yaşlı adam. Bu noktada kendi kendine ve oltanın ucuna konan kuşla konuşmaya başlıyor. Kuşla konuşmak ona hata yaptırıyor ve bu hata pahalıya patlıyor. Eskiden iyi bir Amerikan futbolu izleyicisi iken artık maç sonuçlarını bile günler sonra öğrenebiliyor. Bütün bunlar yaşlı adamın hayatın dışına itilmeye başladığının göstergeleri.

İnsan, var olmak için mücadele etmelidir. Mücadele azmini yitirdiği an köşesine çekilmekten ve başka insanların insafına güvenmekten başka yapacağı bir şey kalmaz. Yaşlı adam bize bu mücadele azmini gösteriyor. Küçük çocuk, yaşlı adamı hayata bağlayan en önemli unsur olarak görünüyor. Genç ve güçlüyken biriktirdiğimiz dostluklar ve sergilediğimiz onurlu davranışlar hayat mücadelesinin sonuna geldiğimizde karşılık bulurlar.

Erhan Çamurcu
twitter.com/erhancmrc

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder