SAYFALAR

13 Mayıs 2020 Çarşamba

Bir kalp kırıklığı tragedyası

Göründükleri gibi olmalıdır insanlar,
Eğer değillerse göründükleri gibi,
İnsan değil, şeytandırlar.

Şimdiye kadar hiç görmedim ben / kulak yoluyla iyileştirildiğini yürek acısının.” diyor Shakespeare, henüz oyunun başlarındayken. Kalbin kırılmasının kolay olduğunu, tamirinin ise emek gerektirdiğini anlatan bundan daha güzel bir cümle okumadım şimdiye dek. Pek çok isim verilebilir ama bir kalp kırıklığı tragedyası da diyebiliriz beş perdelik bu oyuna.

İyi kalpli Desdemona’nın küçücük bir mendil yüzünden kocası Othello tarafından nasıl yargılandığını, ona düpedüz yapılan haksızlığı anlatıyor bu kitap. Üstelik Desdemona “Tanrı bana yanlışlardan yanlış davranmayı değil, yanlışlardan doğru davranmayı göstersin.” diye dua edebilecek kadar da temiz bir kadın. Othello da onu “Ah benim ruhumun sevinci…” diyecek kadar da çok seviyor aslında. Hatta evlenmeden önce, sevgisinin ciddiliğini bize fark ettirecek şu cümleleri kuruyor çok güvendiği çavuşu Iago’ya: “Şunu bil ki Iago, aşık olmasaydım eğer Desdemona’ya / Denizlerin tüm hazinelerini vereceklerini bilsem de / Bekârlığın sultanlığından ayrılıp sokar mıydım başımı sıkıya”.

Zaman o kadar çok şeye gebe ki” geçen zaman içinde bir hata yapıyor Othello, sultanlık olarak nitelediği bekârlığından vazgeçecek kadar çok sevdiği Desdemona’ya. Bazen burnumuzun dibindeki insanları tanıyamıyoruz ya, bu kötülüğü de çok güvendiği çavuşu yapıyor Othello’ya. Bir kuşku düşürüyor aklına. Karısının onu aldattığını ima ediyor Iago konuşmalarıyla. “Gerçi birçok şey yetişir güneş altında / Ama ilk çiçek açanlar / İlk önce olgunlaşan meyvelerdir / Sabredin azcık daha” diye muhteşem cümleler de var kitapta ama Othello sabredemeden varıyor karara. Yazar da şöyle diyor kitapta: “Bir kez fırsat verdin mi kuşkuya / Karara vardın demektir”. Othello da varmıştı zaten karara. Kendi elleriyle kıydı, masum Desdemona’nın canına.

Sonra tüm gerçeği, Desdemona’nın hiçbir suçunun olmadığını, kendisine ihanet etmediğini öğreniyor ama ne fayda. Bu gerçekle yaşayamayacağını anlayınca kendi canına da kıyıyor o anda. “Benim için, akılsızca ama çok seven biri deyin / Kolayca kıskanmayan ama bir kez de kıskandı mı / Kendini kaybeden biri diye söz edin benden” diyerek veda ediyor hayata.

Asıl ihanet eden Desdemona değil, Othello oluyor burada. Hem sevdiğinin canına hem kendi hayatına ve yaşayacakları güzel anılara ihanet ediyor, sevdiği insana inanmamakla. İşte tam da bu yüzden, karara varmamalıyız düşünmeden, olup biteni tam anlamıyla öğrenmeden… Dinlemeliyiz sevdiklerimizi; kırmadan, dökmeden…

Nur Özyörük
twitter.com/nurozyoruk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder