SAYFALAR

23 Şubat 2020 Pazar

Kendi zindanında arınmış bir zihnin notları

Özgürlük için savaşanları hapsetmek büyük bir korkunun göstergesidir ve bu hapis müstakbel zaferin ayak sesidir. Dünya tarihinde örneğini çokça gördüğümüz tutuklu özgürlük savaşçılarının içinde Batı medeniyetini, Uzak Doğu ve İslam kültürünü onları meydana getiren dini, siyasi, ilmi ve estetik değerleriyle beraber yakından tanıması itibariyle özel bir yere sahip Aliya İzzetbegoviç. Entelektüel birikimi, keskin zekası ve güçlü iradesiyle çağının ihtiyaç duyduğu lider tipini en güçlü şekilde temsil etmiştir. Akif Emre kitaba yazdığı sunuş yazısında Aliya'yı "özgün bir lider ve düşünür prototipi" olarak tanımlarken içinde bulunduğu zor şartlar altında ortaya koyduğu fikirlerin çarpıcılına bakarak onun ne büyük bir mütefekkir olduğunu anlamanın mümkün olacağını ileri sürüyor.

Kendi önsözünde Aliya: "Okuyucunun göz atacağı (ve belki de okuyacağı) şey benim özgürlüğe kaçışımdır" diyor. Zindan, elbette sadece bedeni bir kısıtlamayı amaçlamıyor; esas itibariyle zihinsel ve duygusal bir yıpratma amaçlanıyor. İşte bu zihinsel hapisten okuyarak ve düşünerek kaçıyor Bilge Kral. Gizli gizli tuttuğu notları numaralandırarak tasnif ediyor. 1983-1988 yılları arasında hapiste geçirdiği beş yıl boyunca demokrasi, özgürlük, din, ahlak, kominizm, İslam gibi konular başta olmak üzere pek çok konuda fikir ortaya koyuyor. Bilge bir liderden bekleneceği gibi hapis hayatını bir çeşit arınma ve aydınlanma sürecine dönüştürüyor.

Bilge Kral'ın notlarında öne çıkan en önemli unsurlardan biri Hristiyanlık ve Roma tarihine ve tabi Avrupa tarihine derin ve objektif bir bakış geliştirmiş olması. O, Hristiyanlıkta bir estetik ve etik bakış buluyor ve Roma'nın yıkılışını bu estetik ve etikten uzaklaşmaya bağlıyor.

Medeniyet ve kültür kavramlarını da kendince tanımlıyor ve medeniyetin bilim ve teknikle birlikte ilerlediğini belirtirken kültürün din ve sanatla birlikte var olduğunu ifade ediyor. Bilimde bir tekamülün mümkün olduğunu ancak sanatta tekamül diye bir şey olamayacağını dile getiriyor. Bunu örneklerken Afrika'daki ilkel topluluklardan birinin yaptığı ahşap maskelerin estetik açıdan yirminci yüzyıl sanat otoritelerince oldukça beğenilmiş olmasını öne sürüyor. Yine Aristo'nun estetikle ilgili düşüncelerinin bugün bile geçerli olmasına rağmen bilimsel önermelerinin bugün oldukça saçma bulunması da Aliya'ya göre bu fikri destekliyor.

Darwin ve Michelangelo'yu da insanı ele alışları ya da alamayışları itibariyle eleştiriyor. Darwin insanı salt "beden" olarak ele almışken Michelangelo onu sadece "ruh" olarak görmüştür. Aliya ise insanın bu ikisinin terkibi olması hasebiyle bütün olarak incelenmesi gerektiğini düşünügor ve bu muhteşem terkibi ancak bir Tanrı'nın yaratmış olabileceğini de ekliyor.

Notların içinde resim, şiir, roman heykel gibi muhtelif sanatlara ilgili derin tahliller de var; komünizm, kapitalizm, nazizm gibi ideolojilere dair çıkarımlar da. Hatta Mustafa Kemal'in harf inkılabına dair görüşlerine de yer veriyor ve bu kararı kültürel bir yıkım olarak görüyor.

Okumak eylemiyle ilgili şöyle bir notu var Bilge Kral'ın: "Aşırı okuma bizi daha zeki kılmaz. Bazı insanlar kitapları basitçe 'yutarlar'... Bir arının poleni bala dönüştürmesinin 'dahili' çalışma ve zaman gerektirmesi gibi okuma da şahsi bir katkı gerektirir.". Bu dizeler onun okumasının derin bir tefekkür içerdiğini de gösteriyor.

Bir başka notunda: "Baharatın yemeğin yerini tutmaması gibi süsleme de muhtevanın yerini tutmaz. Bir kültürde muhteva çözülüp şekil halini alırsa bu durumda kesinlikle o kültürün çöküşüne ve yokoluşuna şahit oluyoruz demektir." diyerek kültürlerin yok olma sebeplerini de açıklıyor. Bu durum Roma İmparatorluğu'nda da geçerli Osmanlı İmparatorluğu'nda da.

Aristo'yla Beydeba'yı, Freud'la İbnü'l-Arabî'yi, İncil'le Kuran'ı aynı objektif bakışla okuyabilen; Hristiyanlık ve İslam'a aynı objektif bakışla yaklaşabilen; komünizm ve kapitalizme karşı İslam'ı aynı gerçekçi ve objektif izahlarla savunavilen asil ve güçlü bir irade. İyi okumalar…

Erhan Çamurcu
erhan.hoca.55@hotmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder