SAYFALAR

6 Mayıs 2019 Pazartesi

Gökleri direksiz inşa etmek

"Gökleri görebileceğiniz bir direk olmaksızın yükselten, sonra arşa istiva eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır; her biri belirlenmiş bir vakte kadar akıp gitmektedir. İşleri Allah düzenliyor; âyetleri de açıklıyor ki rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanasınız.” 
- Ra'd Suresi, 2. Ayet

“Üslûp 'şekle' ait bir vasıftır. Şekil 'zemin-zaman' boyutu içinde var olur. Üslûp olayında zaman zemine, yani mekâna tâbidir. Mekânın idrak edilme biçimi insanlık tarihi boyunca çeşitlilik gösterir. Politeist kültürlerin sınırlı, parça mekân tasavvurlarına karşılık, tek tanrılı dinlerde mekân 'sınırsız genel mekân' olarak idrak edilir. İslâm’da mekân, sonsuz-sınırsız Allah’tan başka her şeyi taşıyan ve zaman ile bütünleşmiş bir kategoridir." 
- Turgut Cansever, İslâm'da Şehir ve Mimari

Kitapla ilgili yazı yazmaya karar verdiğimde evvela İslam’daki sanat ve estetik ilişkisini irdeleyerek başlamanın akıllıca olduğunu düşünmüştüm. Ancak bu konudaki yetersizliğimi görünce neden bu kitabı düşünmeye ihtiyaç duyduğumu sorgulayarak başlamaya karar verdim. Evvela insanın anlayış sürecinden bahsetmek istiyorum, çünkü hissedilenle duyumsanan arasındaki farkı belirleyen şey anlayıştır. Daha önce yazdığım bir yazıda, okumak için gerekli beceriler sadece okuma yazmayı bilmek değil aynı zamanda sözcüklere dönüştürmeyi ve kurgusal karakterlerle empati kurmayı, tarihsel ve kültürel içeriği tanımayı, hikayenin dönüm noktalarını tahmin etmeyi, yazarın stilini eleştirmeyi ve değerlendirmeyi de içerdiğinden söz etmiştim. Burada birbirinden ayrı iki anlayış söz konusu, klasik anlayış ve romantik anlayış. Platon’u Phaedrus’un ağzından ifade ettiği klasik ve romantik anlayış terimelerinin anlamı şöyle:

Klasik anlayış dünyayı, saklı biçimin kendisi olarak görür. Romantik anlayış ise, o anki görünüşüyle görür. Bir romantiğe bir motor ya da makine çizimi ya da elektronik bir şema gösterdiğinizde onu ilgilendiren bir şey görmesi olanaksızdır. Gördüğü şeyin çekiciliği yoktur, çünkü gerçeğin yüzeyini görür. İlginç bir şey yoktur. Ama aynı krokiyi yada şemayı klasik bir kişiye gösterdiğinizde ona bakar ve hayran kalır; çünkü ordaki çizgilerde, biçimlerde ve simgelerde saklı biçimin muazzam zenginliğini görür." (Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı, Robert M. Pirsig. sf 76.)

Kitabı edinme isteğim de yukarıda bahsettiğim romantik anlayışın ötesindeki klasik anlayışı keşfedebilmek oldu. Henüz erken sayılabilecek 25 yıllık ömrümde pek çok farklı camiiyi ve kiliseyi gezme fırsatı buldum. Camileri kiliselerden ayıran şey makro boyuttaki gösterişten ziyade, minimal düzeydeki işlemeler ve bezemelerle bir atmosfer yaratmak çabasıdır. Beni cezbeden şey, bu işlemelere duyduğum hayranlık oldu ve bu hayranlığa sebep olan şeyin ardına düşmek istedim. Yani romantik anlayışı sağlayan sanatsal kaideleri, yani klasik anlatımı oluşturan prensiplerin ne olduğunu görmek istedim. Yine burda klasik ve romantik anlayışın kıyaslamasına dair bir alıntı yapmak istiyorum:

Romantik tarz öncelikle esinsel, düşsel, yaratıcı, sezgiseldir. Duygular olgulardan önce gelir. “Sanat”, “bilim”le karşılaştırıldığında genellikle romantiktir. Aklı ya da yasaları izlemez. Yalnızca duyguları, sezgileri ve estetik vicdanı izler. Klasik tarz, tersine aklı ve yasaları izler ki bunlar da düşünce ve davranışların saklı biçimleridir. Bu, Avrupa kültüründe öncelikle erkeksi bir tarzdır ve bilim dalları, hukuk ve tıp kadınlar için bu yüzden kadınlar için pek ilgi çekici olmamıştır. Motosiklet sürmek romantik olmasına karşın motosiklet bakımı tam anlamıyla klasiktir. Kir, yağ, saklı biçimlerde ustalaşma gerekliliği öyle bir romantizm karşıtı etki yapar ki, romantikler asla buna yanaşmamayı tercih eder”. (Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı, Robert M. Pirsig. sf 76.)

Bu noktada İslam dininin estetik anlayışını oluşturan üslup ve sanat unsurlarına değinmek gerekebilir. Tevhid inancına göre tanrı birdir ve yaratıcılığı her şeyi kuşatmıştır. Kainatın yaratılmasından beri süregelen düzen onun emrindedir. Düzeni oluşturan etmenler katman katmandır ve her katman birbiri arasındaki geçişle mümkün olmaktadır. Ayette "Ben ona şeklini verdiğim ve içine ruhumdan üflediğim zaman...” (Sâd Suresi, 72. Ayet) bildirilen ruh da, Allah’ın kendi nurundan üflediği yaratıcılık kabiliyetidir. Yani Allah’ın yarattığı natureli taklit edebilme becerisidir. İnsanın yaratma istidadı ancak varlık katmanlarının sınırları var ve aktif olabilir. Bu sınırları en iyi açıklayan kanun, termodinamiğin 1. yasası olan “Enerji, yoktan var edilemez; var olan enerji de yok edilemez; sadece bir şekilden diğerine dönüşür.” kuramıdır. Bilge mimar Turgut Cansever bu meseleyi şöyle açıklıyor:

İslâm’da insana verilen “her ferdi kendi yerine koyma” (adalet) sorumluluğu tevhîd bağlamında anlaşılmalı ve yerine getirilmelidir. Allah'ın iradesine mutlak teslimiyet de aynı esas üzerinde gerçekleştirilmelidir. Sonuç olarak, mimarî, bütün varlık düzeylerinde, özellikle de insanın bilinç ve bütün tarihinin mekân-zaman bağlamında tüm varlık problemleri dikkate alınarak tahlil edilmelidir. İslâm sanatları ve mimarisi ile temel özelliklerinin 'genetik' kaynaklarını anlamak, keşfetmek ve tanımlamak amacıyla temel sorunlar üzerinde yoğunlaşmak zarureti vardır." (Mimar Sinan, Turgut Cansever, sf. 21.)

Burada İslam sanatıyla batı sanatı arasındaki, görsel olana odaklanmanın var olan şeyin ardındaki gerçek hakikati gizleyeceğine vurgu yapmak gerekir. İslam sanatında yaratılmış olan değil, onun ardındaki sanatlı eli aramak esastır. Dünyayı önemli kılan, dünyanın zahirî görünüşü değil, bu görünüşün ardındaki asıl batınî anlamdır. Tasavvuf düşüncesinde önemli bir yer teşkil eden zahir ve batın arasındaki ayrımın ortaya çıktığı yer burasıdır. Bu ayrım, zahirin önemsiz ve sahte bir şey olduğunu göstermez. Bilakis, İslam sanatında pek çok eser gerçekçi olduğu için, bizzat bu gerçeklik sayesinde tasavvufî bir karakter kazanmış sayılır. Yine Turgut Cansever’den bir alıntıyla izah etmeye çalışayım, şöyle ki; "Varlık, kâinat ve yaradılış telakkisinin biçim üzerine doğrudan yansıması, üslûbu meydana getirir. Genel ifadesiyle üslûp, gerçekliğin iki organize edici ilkesi olan bir zaman ve mekân anlayışıdır. Bu iki kategori sayesinde insan kendi ürününü geliştirir. Bu sebeple sanat, mekân bilincidir ve içinde mekânın kavrandığı zaman vasıtasıyla organize edilmesidir. Mekânın, zamanın bir işlevi olarak organize edilmesi demek olan “ritm”, sanat eserinin en üst kanunudur. O bir bağımsız birimler kompleksi tarafından vücuda getirilir; spesifik bir mekân oluşturan bütünlük içerisinde ortaya çıkar. Genişliğin ritmik düzenlemesine simetri denir. Bu iki düzenin ilişkisinde kütlelerin organizasyonu ve yükseklik oranının ritmik düzenlemesi ise derinlikle ifade edilir. Üslûp, her türlü pratiğin (amel) ve her türlü pratik ve davranış alanlarındaki her kararın biçim ifadesidir. Bu sebeple, dinî karakteriyle mimarî de, üslûp özelliğini kazanır; böylece varolur." (Mimar Sinan, Turgut Cansever, sf. 27.)

Sözü fazlaca uzattım ama derdimi de anlatmış bulunuyorum. Öncelikle kitabın ismi olan mukarnas’ın sözlükteki karşılığıyla devam edeyim. Redhouse’ta halk arasında kullanılmayan ilmî bir tabir olduğu belirtilen kelimenin Grekçe korônis (korniş) kelimesinden Arapçalaştırılarak türetilmiş olduğu kabul edilmektedir. Mukarnes imlâsıyla da yazılan mukarnas kelimesi son döneme ait Arapça, Farsça ve Osmanlıca sözlüklerde “kademeli çıkıntıları olan basamaklı çatma tavan; kubbe; bir başlık türü; rengârenk alacalı işleme” gibi anlamlarla karşılanmakta, buna mukabil klasik sözlüklerde ve lügatlerde yer almamaktadır. İslam bezeme anlayışında mistik anlam, geometrik biçimler ve düzenlemelerin kurgusunda gizlenmiştir. Evrensel birlik ve denge düşüncesi çokgen ve çok köşeli yıldızlarla somutlaştırılmıştır. Anadolu Türk Sanatı'nda 12. yüzyılın başlarında bezemede tek anlatım aracı çokgen ve çok köşeli yıldızlar olmuştur. Yüzeysel bezemede geometrik tasarım birikimi prizmatik öğelere dönüştürülmüş, prizmatik öğelerin yan yana ve üst üste gelerek geliştirdikleri bu bezeme türüne mukarnas bezeme adı verilmiştir. Mihrap, şerefe, sütun, sütun başlığı, sütun kaideleri, taç kapı, korniş ve köşelerde kullanıldığı gibi mezar taşı, çeşme cephesi, minare şerefesi gibi çeşitli konumlarda görsel zenginleştirme amacıyla kullanılmaktadır. Esasen iki boyutlu geometrik bir çizimin hacimlendirilerek üç boyutlu hale geçişinde kullanılan mukarnas bezemenin ilginçliği de buradan gelmektedir. Bir geometrik biçimden öteki geometrik biçime; örneğin, kareden daireye, daireden kareye ve çokgenden daireye ya da bir daire kesitten daha geniş bir daire kesite geçişi mimarlığa özgü bir yöntemle sağlaması işlevselliğini arttırmaktadır. Konu ile ilgili TDV İslam Ansiklopedi’sindeki tanım ise şöyle;

"Petekler dizisi ya da hücreler halinde istiflenmiş görüntü veren mukarnas, bulunduğu yerde hem taşıyıcı hem süsleyici işlev gördüğünden statik ve plastik görevleri birlikte üstlenerek diğer formlara göre çok farklı bir özellik taşır. Mukarnas, geometrik bir tasarımın üçüncü boyuta aktarılmış bir uygulaması olduğu için ışıkgölge oyunlarıyla soyut anlamlara açılabilen, bu sebeple de görünüş olarak müslüman sanatçının tasvirden uzak duran anlayışına cevap veren bir buluştur. Düz yüzeylerde olduğu kadar taçkapı ve mihrap kavsaralarında sıkça karşılaşılan bu unsur, mimari bünyeye bağlı biçimde yapım sırasındaki teknolojik süreçten doğduğu gibi ahşap ya da alçı malzemenin oyularak şekillendirilmesiyle de bütün içinden ortaya çıkabilir. Her durumda kullanıldığı yere göre genel üslûba katılımı oldukça zengindir.

Mukarnasın boyut değiştirme imkânları çok yönlü olduğundan yalın diziler halinde ilerleyen üçgen ya da prizmatik formlardan teşekkül ettiği gibi içi motif dolgulu hücreler halinde farklı doğrultularda yayılan, hatta bazı türlerinde damla şeklinde sarkıtlar yaparak plastik etkisi arttırılmış örnekleri de vardır. Mukarnas işçiliği, denediği çeşitlemelere göre pek çok durumda üzerinde yer aldığı yapıyı tarihlendiren ya da ülkelere göre yapıya kimlik veren özellikler sunar. Mimaride konsol ya da kemer gibi unsurlara göre taşıyıcı ve görsel işlevleri üstlenmekle birlikte yatay ve düşey doğrultuda zengin imkânlarla üretilebilen, özellikle içbükey dönüşlerde, kubbelerin iç yüzeylerinde, sütun başlıklarını kavrayan konumlarda kolayca uygulanabilmesi, kısacası bir yüzeyden ötekine geçerken sağladığı akışkan doku üstünlüğü mukarnasa bir kullanım rahatlığı getirmiş, geçiş ve dönüş işlevlerini rahatça sağlaması yanında ahşap, tuğla, taş, çini gibi çeşitli malzemeyle üretilebildiği için Orta Asya’dan Endülüs’e kadar genişleyen bir kültür coğrafyasında uzun süre müslüman mimarlara teknolojik bir üstünlük sağlamıştır.

Mukarnasın daha çok İslâm mimarisinde yaygınlık kazanmış olması bu unsurun sadece teknolojik bir çözüme cevap vermediğini, fakat inançlarla örtüşen soyut çağrışımlara da açık bir biçimlenme olduğunu göstermektedir. Doğadaki hiçbir şekle tam olarak benzemeyen, gölge-ışık etkileriyle çağrışım unsurları ortaya koyan mukarnas, İslâm estetiği bağlamında tam anlamıyla zenginleştirici (tezyinî) bir unsurdur." (TDV İslam Ansiklopedisi, 31. Cilt, sf. 126.)

Kitabın başında eserin müellifi Yüksek Mimar M. Fatin Uluengin hakkında, formüle ettiği ve çizimlerini verdiği mukarnaslar ve diğer mimari detaylar hakkındaki geniş bilgisinden bahsediliyor ve eseri kıymetli kılan bu bilgi birikimini gelecek nesillere aktarmak olduğuna vurgu yapılıyor. Kuşe kağıda baskılı, 24x33cm boyutlarındaki eser, teknik kitaplar kategorisinde yer alıyor.

Kitap 5 ayrı bölümden oluşuyor ve mukarnas bezemeler üzerine oldukça az kaynak Türkçe kaynak bulunduğu için de çok kıymetli bilgiler içeriyor.

1. Bölüm olan “Giriş" kısmında konu ile ilgili bugüne kadar yayınlanan ciddi yayınları, mukarnas bezemelerin tarihsel süreçlerdeki değişimini ve gelişimini, ayrıca dünya üzerindeki çeşitli mimari eserlerde kullanılan farklı tipteki mukarnas eserlerin izahati yapılıyor.

2. Bölümde "Temel Bilgiler, Mukarnas Elemanları, Sıra Teşkili, Kalıp Verilmesi” başlığı altında iki boyuttan üçüncü boyuta geçiş somut örneklerle anlatılıyor, plan şemalarıyla birlikte mukarnas elemanlarının (yaprak, badem, kaz ayağı, fitil) teknik resimleriyle birlikte fotoğraflar üzerinde tanımı yapılıyor. Yine Selçuklu-Osmanlı Dönemi arasındaki bezeme farklılıklarına da bu bölümde değiniliyor. Birbirini tekrar eden birim elemanların oluşturulduğu kalıplar bu bölümde ele alınıyor.

3. Bölüm “Mukarnas Şemaları, Kuruluş Düzeni, Örnekler” ise kitabın bana göre en eğlenceli kısmı çünkü okuyucu için el kitabı vazifesi üstleniyor. Evvela “Mukarnas Şemaları” başlığı altında mukarnas bezemeleri görmenin nereden başlanacağı ve nelere odaklanması gerektiği burada izah ediliyor. Kaideler öğretildikten sonra, konu ile ilgili örneklerin bulunduğu camilerden ve türbelerden örnekler veriliyor ve anlatım teknik resimlerin yer aldığı şemalarla zenginleşiyor. Daha sonra çeşitli örnek fotoğraflarının yer aldığı mukarnas bezemelere ilişkin, Fatin Uluengin Beyefendi’nin kendi el yazısıyla almış olduğu notlar üzerinden kurulan yapıya yönelik açılımlar sağlanıyor. İki boyuttan üçüncü boyuta geçiş gözler önüne seriliyor, ki bu detaylar kitaba muazzam bir zenginlik katıyor. Kendim hali hazırda Bursa Yeşil Camii mihrabında bulunan mukarnas örneklerini bu sayfalardan bakıp canlı canlı irdeledim. Yine Endülüs gezisin çekmiş olduğum El Hambra Sarayı’ndaki tavan süslemelerine dair fotoğrafları bu sayfalarda irdeleme ve derinine inme fırsatı buldum.

4. Bölüm “Bulgular” başlığı altında, birbirinden farklı yapılarda birbirinin aynı düzenlerin nasıl tekrar ettiği fotoğraflar üzerinden örneklerle gösterilmiş. Örneğin İstanbul Süleymaniye Camii taç kapısı makarnasının Konya Selimiye Camii taç kapısı mukarnasıyla aynı olduğu, Kocaeli-Gebze Çoban Mustafa Paşa Camii taç kapı mukarnasının 10/10 yıldız koluyla Adana Ulucamii Batı kapısı mukarnasının 10/10 yıldız kolunun aynı olduğu bu bölümde çok güzel bir biçimde ifade ediliyor.

5. Bölüm “Mukarnas Uygulamalarının Günümüzdeki Durumu, Geleneksel Yeni Uygulamalar, Modern Yeni Uygulamalar, Sonuç” başlığı altında günümüzde yalnız dini yapılarda değil, kültürel olarak başka yapılarda da örnekleri görülen mukarnas bezemelere ilişkin veriler sunuluyor. Sonuç kısmında yazarın kitabı, tüm iyi niyetiyle, ömrü boyunca biriktirmiş olduğu mukarnas bezemelere ilişkin bilgileri gelecek nesillere aktarmak üzere yazdığına ilişikin bir son söz yer alıyor.

Kitabın sonunda yer alan “İncelenen Örnekler Listesi”nde 552 esere ilişkin detay da, kitabın bilgi hacmi olarak ne kadar geniş bir alana yayıldığının kanıtı olarak gösterilebilir.

Konu ile ilgili hali hazırda pek az Türkçe eser olduğuna değinmiştim ancak editörlüğünü Türk Sanat ve Mimarlık Tarihi Profesörü Sayın Gülru Necipoğlu hanımefendinin yaptığı, Harvard Yayınları tarafından baskıya sunulan Muqarnas isimli İngilizce bir dergi mevcut. 35. sayıya kadar çıkan yayınlara aşağıdaki linkten erişmek mümkün. Japon araştırmacı-gezgin Shiro Takahashi’nin 1970’lerde dünyadaki pek çok mukarnas eserini bizzat yerinde görerek belgelendirdiği ve yapılarla ilgili teknik çizimleri sanal ortamda sergilediği bir veritabanı mevcut. Dünya haritası üzerinde gösterdiği eserlerin şehir şehir indexlemesi yapılmış ve meraklıların beğenisine sunmuş. Konu ile ilgili linke de yine aşağıdan erişmek mümkün.

Fotoğraf içeriği ile zengin boredpanda.com sitesinde Lina D. isimli kullanıcının İran camilerindeki süslemeler üzerine oluşturduğu fotoğraf galerisinde de mukarnas bezemeler ilişkin çok güzel örnekler yer alıyor. İlgili fotoğraf galerisine de yine aşağıdan erişmek mümkün.

Mukarnaslara ilişkin geometrilerin irdelendiği bilimsel makale örnekleri için de sciencedirect.com ziyaret edilebilir. Bilgisayar destekli 3-boyutlu mukarnas çizimlerine ilşkin kalıp düzenlemeleriyle ilgili yapılan bir çalışmaya ilişkin ücretsiz bir makalenin linkine aşağıdan erişmek mümkün.

Son olarak, Albaraka Yayınları tarafından ücretsiz olarak sunulan ve editörlüğü Turgut Cansever tarafından yapılan, içinde mukarnas bezemelere ilişkin pek çok örnek barındıran Mimar Sinan kitabına aşağıdaki linkten erişmek mümkün.

Konu ile ilgili Türkçe eserlerin çoğalması dileğiyle diyor ve ziyadesiyle uzattığım yazıya burada son veriyorum.

Hepimizin güzeli görmek için baktırdığı Allah ağrısı var.

Beytullah Kurnalı
beytullahkurnali@gmail.com

Muqarnas - An Annual on the Visual Cultures of the Islamic World by Gülru Necipoğlu: https://brill.com/view/serial/MUQ
Muqarnas: A Three-Dimentional Decoration of Islam Architecture by Shiro Takahashi: http://www.tamabi.ac.jp/idd/shiro/muqarnas/
104 Mesmerizing Mosque Ceilings That Highlight the Wonders of Islamic Architecture by Lina D.: https://www.boredpanda.com/mosque-ceilings/
Automatic 3D muqarnas architectural patterns reconstruction using plane representation by Mohammed Senhaji, Rachid Benslimane:
https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S1296207416304022
Mimar Sinan by Turgut Cansever: https://www.albaraka.com.tr/mimar-sinan.aspx

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder