SAYFALAR

24 Nisan 2017 Pazartesi

Mitolojik ögelerin ışığında yeni öyküler

Kureyş’in Kurtları, Horoz Tepesi’ni basmadan, taze ölüleri yemeden, tam yedi gün önce başlıyor anlatılan. Bir dedenin vasiyeti hikâyeyi kuşatıyor, öncesi ve sonrasıyla, ilginç bir sona evrilmiş. “Tekrarlar ebesiZeliha, sıradan bir kilim dokuyucusu mudur? “Kıyamet Örtüsü”nü ören, bitmeye yakın “top top ipliğe dönüştüğü sırada” ölüm korkusunu yenen bir fani. İki kez bunu denediği halde örtüyü ortaya çıkaramayan yani başaramayan, aklını yitirip kendini vadiye vuran Zeliha… Yoksa kendine has motiflerini sadece geceleri işleyerek, haftalarca dışarı çıkmayan bir düş hizmetçisi mi?

Esrarengiz ne varsa, altı uzun öyküde dillenmiş, okurunu kendi dehlizlerine çağırıyor. Sözsüz acıyı göğe çıkaran karakter, “Ejdarha” öyküsünde belirmiş. Ali Nut ise, başka bir karakter, bu anlatılanların dışında kalmayı başarmış, akıntıya kürek çeken hali ile.

Neye bakarsa baksın ya da neyi görürse görsün, bir süre sonra dünyadaki sessizliği görüyor, Ali Nut’un yüreğini çaldığı akşamı hatırlıyordu, sanki sürüp giden bir filmdi bu.

Günümüz edebiyatında farklı bir öykü anlayışını benimseyen İnan, “kalbi terkedilmiş bir yurtluk olan,” düşünür dedelerden, yazın gidilen yayla evlerinden, yılanlara dair söylencelerden, tekerlemelerden söz ediyor öykülerinde.

Uzun yolculuklar yapanlar bilir ki, varlığından ne kadar emin olursan ol, yolculuklar tıpkı düşünceler gibi sürprizlerle doludur, değişkendir. Belki dedem de yön değiştirerek, yolculuk boyunca yaşama ilişkin değil, ölüme ilişkin hikayeler anlatacak, sonsuzluğa giden bir yolun insafına terk edecekti bizi.

Sonra yüzyıllardır anlatılanların, mitolojik ögelerin ışığında yeni öyküler kurmuş.

Bin Yapraklı Lotus, İçimizdeki Şato adlı iki öykü kitabından tanıdığımız İnan Çetin, Kureyş’in Kurtları ile üçüncü öykü kitabını, Yapı Kredi Yayıncılık’tan okurlarıyla buluşturdu. Çeşitli alanlarda kalem oynatan İnan’ın, İblisname, Bir Hayalin Gerçek Tarihi, Uzun Bir Ömür İçin Uzun Bir Elbise adlı yine aynı yayınevinden çıkan romanı mevcut.

Karaşehirlilerden, olağanüstü hikayeler dinlemeyi seven, “dilbaz insanlar” dan bahsetmiş öykülerinde İnan. “Efsanevi şehirler, bilinmeyen denizler, korkunç yaratıklar, sihirli adalar, öfkeli dağlar”, aslında ne düşlemek istiyorsak hepsini bulabiliriz satır aralarında.

Meral Afacan Bayrak
twitter.com/tarcnckmaz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder