SAYFALAR

11 Ocak 2017 Çarşamba

Şimdi kalplerimizi dinleme zamanı

Kalbin sustuğu, gönül ritminin bozulduğu zamanlardayız. Bilgimizin ve bilincimizin merkezi kalp değil artık. Aklın, nefsin arzularına gem vuran kalple düşünmek uzun zamandır gündemimizde yok. Kuru aklın, sıradan realitenin, sıkıcı gerçekliğin boyunduruğu altındayız. Kalbin söylediklerine, gönül makamına kulaklarımızı kapattığımızdan yaşadığımız dünya adeta bir kötülük kampına dönmüş gibi. Herkesin kendi menfaatini düşündüğü, kişisel çıkarın tek gerçeklik olduğu, gemisini yürütenin kaptan olduğu, kimsenin kimseyi düşünmediği bir dünyada kötülükten başka ne egemen olabilir ki? Söylediklerimize muhatap bulamadıktan, muhataplar dikkate değer görülmedikten sonra neyin değeri kalır ki? Kalpten kalbe giden bütün yollar kapandıktan sonra…

Kalbin zamanı diyor Kemal Sayar, Timaş Yayınları'ndan çıkan Şimdi Şehir İçin Kalbin Zamanı kitabında… Bu zamanı unuttuğumuzdan, kalbin zamanını yaşayamadığımızdan yağmurlar da, rüzgâr da kendi zamanlarını yitirdiler. Kalplerin kalplere değmediği, herkesin herkese yabancı olduğu bir gurbetteyiz adeta. Şehirler gönlümüzü ve ruhumuzu yoruyor. Hiç yaşamamış, çalışmamış yorgunlarız.

Şimdi Şehir İçin Kalbin Zamanı günümüzün kasvetli havasını dağıtmak için okunması gereken kitaplardan. Kitabın ismi popüler akımları, moda trendleri hatırlatsa da içeriği hiç öyle değil. Modern zamanların insanı nesneleştiren, değersizleştiren, yalnızlaştıran mantalitesine karşı derin isyan var. Bireyciliğin, benmerkezciliğin canına okunuyor adeta. Kitabın yazarı önemli bir psikiyatr olan Kemal Sayar. Kemal Bey, psikiyatr olmasına rağmen modern psikiyatri kuramlarını eleştiren biri. Mekanik bir anlayışa sahip bir psikiyatr değil. Kendisi aynı zamanda bir şair. Sözün sağaltıcı etkisine inananlardan. Sözün şifa, sesin şifa olduğuna inananlardan. Bizlere, baştan sona kötülüğün, umutsuzluğun kol gezdiği dünyamıza ve insanlığa kalbin zamanını hatırlatıyor. Evet, karamsar tablonun varlığını inkâr etmiyor ama bu tabloya esareti de kabullenmiyor. İnsan için dinlemenin ve işitmenin vazgeçilmezliğini yeniden vurguluyor. Kalbin zamanını yaşamanın, kalbi dinlemenin ve oradan sadır olacak kelimelerin ruhumuza dokunmasının gerekliliği ifade ediliyor. İyiliğin peşinde ömür geçirmeye, ulu bir nazarla bakmak insana, insan için kolaylaştırmak…

Söz konusu kitap söyleşilerin bir araya getirilmesinden müteşekkil. Çeşitli zamanlarda çeşitli yayınlarda yer alan söyleşiler. Üç bölümden oluşuyor kitap: “Leyla’dan Geçme Faslı”, “Yaşama Ödevi”, “Kalpten Kalbe Bir Yol”. Yazar kitabında kadim bilginin izinde dünü ve bugünü yorumluyor. Aşkla ilgili düşüncelerini, yanılgılarımızı açıyor. Hüzünden bahsediyor, modern zamanlarda unutulmak istenen kadim değerlerin altını çiziyor. Unutulan ne varsa hepsi kelimelerin sırtına binerek yeniden sayfalara doğru dörtnal koşuyor. Sayfalardan zihnimize… Okudukça ne büyük bir geleneğin içinden geldiğimizi ve ne büyük bir mirasyedi olduğumuzu bir kez daha anlıyoruz. Bir kez daha Batı karşısındaki komplekslerimizin bizi ne kadar hırpaladığını görüyoruz. Sahici aidiyetlerin yerine inşa edilen kibirli benliklerin, bencilliklerin esiri olmuşuz. Duygudan uzak, insanlıktan nasibini almamış bir çağdayız. Kemal Sayar’ın çokça altını çizdiği gibi iş hayatı olsun, özel hayat olsun içinde merhameti, şefkati barındırmıyor. Kurban olmamak için zalim olmayı seçiyoruz. Ayakta kalmak en büyük amacımız. Bu, başkalarının yıkılmasını gerektirse de… İncinmekten korkuyoruz. En çok neyi konuşuyorsak aslında hayatımızda en az olan o şey. Ölümle sağlıklı bir hesaplaşma yapamamışız. Ölümden korkuyoruz.

Kemal Sayar'a bazı söyleşilerde ise daha çok depresyonlar, travmalar, sosyopati, antisosyallik gibi daha teknik konular üzerine sorular soruluyor. Kemal Sayar, bu sorulara tek bir pencereden bakarak cevaplar vermiyor. Bilimin, kadim doğu ve batı bilgeliğinin ve bizim kültürümüzün içinden bakarak bir şeyler söylüyor. Ülkemiz için oluşacak ciddi tehlikelere dikkat çekiyor. Test ve tostla aptallaştırılan, merhamet duygusunu yitiren, adeta yarış atı gibi sınavlarda koşturulan çocuklarımızın trajedisine ve onları bekleyen tehlikelere dikkat çekiyor. Mutluluğun çok şeye sahip olmada değil, kanaatkârlıkta gizli olduğunu söylüyor. Özellikle bütün toplumun ruh sağlığını bozan televizyon üzerine altı çizilerek okunacak satırlar var.

Kitapta kelimelerin adeta raks ettiği bölümler de var. Bir şairin bir nesri şiir gibi yazacağını da görüyoruz. Bu kısımlarda Kemal Sayar’ın şiir kitapları ile ilgili sorular mevcut.

Şimdi Şehir İçin Kalp Zamanı, modern psikiyatri kuramlarına muhalif olan, her dem insanın biricikliğini vurgulayan, sözün iksirine inanan psikiyatr ve şair Kemal Sayar’ın dikkatle okunması gereken söyleşilerinden oluşuyor. Sıcak bir üslup, ötekileştirmeyen bir bakış… Dostluğu, arkadaşlığı, sohbeti, yarenliği depresyon ilaçlarından daha çok tavsiye eden bir insaniyetlik. İnsana değer verme… Kemal Bey günümüzdeki hoyratlaşmaya, merhametsizleşmeye karşı birbirimizi dinlememiz gerektiğini söylüyor. Merhametin, şefkatin, bizim geleneksel kodlarımızda var olduğunu… Modern gelişim kitaplarını, “Secret”ları okumak yerine Yunus’u, Mevlana’yı, Hacı Bektaş’ı tanımamızın kaçınılmazlığını…

Muaz Ergü
twitter.com/muazergu
* Bu yazı daha evvel dunyabizim.com'da yayınlanmıştır.

1 yorum: