SAYFALAR

7 Ocak 2014 Salı

Hikâyelerde dinlenmek isteyenlere

Alice Munro, 2013 Nobel Edebiyat Ödülü'nün sahibi. Adı bu ödülle duyuldu diye özellikle Nobel sahibi dedim ama aslında prestijli edebiyat ödüllerin hepsinden nasibini almış desek abartmış olmayız. Benim de içinde olduğum bir okuyucu türü vardır ki ödül alan kitaplardan bir süre bilhassa uzak dururlar. Ben bu önyargımı, Nobel törenine katılmayı reddettiğinden olsa gerek (törende yazarı kızı temsil etmiştir), Alice Munro ile yendim. Kendisi 82 yaşında Kanadalı bir hikâyeci. İnternette Munro ile ilgili araştırma yaparken sürekli "kısa öykü alanında devrim yaptığı söylenir" ibaresine denk geldim. Dayanamadım ve gidip Bazı Kadınlar isimli öykü kitabını aldım. İki ihtimal vardı: ya kitapta güçlü bir feminist duruşla karşılaşacak sert kaleminin bahsedilen devrimi gerçekleştirdiğine kanaat getirecektim ya da her yerde karşımıza çıkan, ezilen kadınların müthiş yükselişi klişesiyle sayfalarca mücadele etmek zorunda kalacaktım.

Hiçbiri olmadı. Daha ilk hikâyeden Munro'nun  karakterlerine ısındım, sanki gerçekten bir yerlerde vardılar sadece ben onlara rastlamamıştım bugüne kadar. Hayır, "sanki benim başımdan geçmiş" hissine kapılmadım. Çok da gerçekçi özellikleri yok karakterlerin, ya da kurguda sürekli gerçekçi temalara yer verilmiyor. Karakterlerini yaşayan insanlar olarak düşünmemin nedeni her gün karşımıza çıkanlardan biri gibi oluşları değil, olayları karşılayış şekilleriydi. Olaylar ne kadar olağandışı olursa olsun Munro'nun karakterlerinin tepkileri hiçbir zaman uçlarda olmuyor. Mesela 60 yaşında bir adamın evine yemeğe davet edilen (arkadaşının kocasının evi) ve yemeği çıplak yemesi gerektiği söylenen anlatıcı, durumun garipliğinin farkında olsa da onu gerçekliğe bağlayan iplerinden koparacak bir tepki vermiyor.

Hikâyeleri sevmeme sebep olan başka bir neden de sonlarıydı. Okur içgüdüsü genelde kitaplardan çarpıcı bir son bekler. Eğer bir hikâyeden beklediğiniz yalnızca çarpıcı bir sonla sizi şaşırtması ve etkisini sona saklamasıysa Alice Munro kitaplarından uzak durun. Ama eğer hayatın akışı içinde devam eden hikâyeler okumak, bu hikâyelerde dinlenmek isterseniz hiç vakit kaybetmeden gidip bir tane edinin. Öyle sonlar yazmış ki sanki hikâye her an bitebilir, ya da siz sadece bir kısmını okudunuz, o bir yerde devam ediyor hissine kapılıyorsunuz.

Bazı Kadınlar kitabında baş kahramanlarımız kadınlar. Kimi çocuk yaşta, kimi genç, kimi çok yaşlı. Hepsi de bir yaşam savaşı veriyor. Ama zorluklarla, feminist kitapların genelindeki klişeden uzak olarak, kadın oldukları için değil insan oldukları için karşılaşıyorlar. Yalnızca zorluklarla mücadele ederken kadınlıklarını kullanıyor yazar. Benim kitapta en beğendiğim öykü "Aşırı Mutluluk" oldu. Matematik ve edebiyatın birleşimini Sofya Kovalevskaya ile sunmuş yazar. Meğer, Sofya gerçek bir matematikçiymiş, Britannica ansiklopedisinde bir şeyler ararken rastlamış adına Munro. Sonra da hemen ölümüne doğru uzanan günlerin kısa bir kurgusuyla bizlere tanıtmış, çok da iyi yapmış.

Nobel Edebiyat Ödülü ve muadillerinden pek hazzetmediğim için hak edip hak etmediğini bilemem ama bu ödüller sayesinde yazarla tanıştığımız ve çevirilerine eriştiğimiz için mutluyum. 

Ümran Kio

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder