SAYFALAR

31 Ocak 2013 Perşembe

Düşünmeden konuşanlara dersler

Önce rubai nedir, açıklamak gerekir. Rubâi, özellikle divân edebiyatında dört dizeden oluşan ve belirli aruz kalıplarıyla yazılan şiire deniyor. Geçmişten günümüze sayısız şair rubai usulü şiirler yazmışlardır. Nedendir bilmem, benim de hafızamda en çok yer tutan şiirler genelde rubâiler oluyor. Bu teknik ve faydası meçhul açıklamadan sonra Ömer Hayyam'a geçelim diyeceğim ama nasıl geçelim, bilmiyorum. Zira daha ne zaman doğup öldüğü bile kesin olarak bilinmiyor. Hatta dörtlüklerinin birçoğunun sahibinin o olmadığı yazılıyor. Zira Hayyam'dan sonra "Hayyam tarzı dörtlük yazımı" popüler olmuş, o dönem her dörtlük yazan altına Ömer Hayyam imzası atar hale gelmiş. Atmıyorum, eseri çeviren Sabahattin Eyüboğlu da bunları yazmış.

Abdülbaki Gölpınarlı da "Hayyam rubaileri çevirmişler"den. O da çevirisinde Hayyam'ın hayatı konusunda birçok yanlış olduğuna değinmiş. İranlı şair hakkında bu kadar yalan yanlış şey olsa da, tek doğru Hayyam'ın hem batıda hem de doğuda çok sevildiği. Yaşasaydı kendisi için "çok tutulan" veya "popüler" şair diyebilirdik, demiyoruz. İyi ki demiyoruz, diyemedim.

"Mal mülk düşkünleri rahat yüzü görmezler
Bin bir derde düşer, canlarından bezerler
Öyleyken, ne tuhaftır, yine de övünür,
Onlar gibi olmayana adam demezler."


Paul Valery şiiri tanımlarken "çeviride kaybolan şey" der. Yalan değildir. Hayyam'ı çevirenlere baktığımızda Abdullah Cevdet, Hüseyin Rifat, Rıza Tevfik, Abdülbaki Gölpınarlı, Yahya Kemal ve Sabahattin Eyüboğlu isimlerini görürüz. Çevirilerinde büyük farklar olmasa da, herkesin kendince ve dil bildiğinde yorumları oluyor. Şair, yazar, matematikçi, filozof ve astronom Hayyam'dan bahsediyoruz. Dolayısıyla bazen Hayyam'ı anlamak çok zorlaşabiliyor. Zihnimiz ve şiir tecrübemiz ne kadarsa, o kadar anlayabiliyoruz. Sağlık olsun. İşte Sabahattin Eyüboğlu'nun Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'ndan çıkan çevirisi de, Hayyam çevirileri arasında en sevilenlerden biri.

"Ben kadehten çekmem artık elimi
Tutmam senin kitabını, minberini
Sen kuru bir softasın, ben yaş bir sapık;
Cehennemde sen mi iyi yanarsın, ben mi?"


Özellikle sanal alemde bu ve buna benzer Ömer Hayyam dörtlükleri paylaşılır. Burada zihniyet ve fikriyat önemli. Fakat sanılmasın ki Hayyam'ın ağzından sadece şarap damlıyor veya softalara sövgü var. Bana kalırsa Hayyam'ın en büyük derdi ölüm. Bunun arkasında ise yoğun pişmanlıkları ve gelgitleri yatıyor.

"Neylesem bu benim iç kavgalarımla?
Pişmanlığım, kendime düşmanlığımla?
Sen bağışlasan da ben yerim kendimi:
Neylesem bu yüzkaram, bu utancımla?"


Sadece bunlar da değil; aşk, özlem, toplum ve elbette doğa da Hayyam'dan nasibini alanlar arasında.

"Yalnız bilgili olmak değil adam olmak;
Vefalı mı değil mi insan, ona bak.
Yücelerin yücesine yükselirsin
Halka verdiğin sözün eri olarak."

Kısacası Ömer Hayyam'ın dörtlükleri bir kez değil çok kez okunmalı. Arkadaş meclislerinde ezbere okumak için değil, şairi daha iyi anlamak için. Son çıkıştayken söyleyeyim: bazen kendimizi ve en yakınımızdakini anlamak bile zorken, şairleri anlamak oldukça zordur.

Yağız Gönüler
twitter.com/YagizGonuler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder