Muzaffer Tayyip Uslu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Muzaffer Tayyip Uslu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Mart 2013 Cuma

Şiirde insanı aramak veya insanı şiirde bulmak

Beyazperde hayatın içinden çıktığı zaman insanın yüreğine daha fazla etki ediyor. Bu minvalde bazı kitaplar filmlere uyarlandığında sırıtabilirken, bazı filmler de kitaplardan feyiz aldığında daha sarsıcı olabiliyor. Kurtlar Vadisi, bir dönem yakın tarihimize yönelik kitapların okuma oranını artırmıştı. Başka bir gerçek ise Muhteşem Yüzyıl'ın Osmanlı tarihine yönelik ilgiyi artırması. Neticede insanlar merak ediyor, daha fazlasını öğrenmek istiyor. Bilgi kirliliğinden arınabildikçe, yapılan okumalar gerek kısa dönemde gerekse uzun dönemde fayda sağlayacaktır. Bir Yılmaz Erdoğan yapımı olan Kelebeğin Rüyası'nda, Muzaffer Tayyip Uslu (1922, İstanbul - 1946, Zonguldak) ve Rüştü Onur'u (1920 - 1942), hocaları Behçet Necatigil'i, az da olsa yakından tanıma imkanı bulmuştuk. 

Muzaffer Tayyip Uslu'nun, kendisi gibi veremden ölen arkadaşı Rüştü Onur'la birlikte Varlık, Kara Elmas, Değirmen gibi dergilerde ve Ocak gazetesinde şiirleri yayımlandı. Şüphe yok ki o dönemin başarılı genç şairleri arasında isimleri zikrediliyor.

Tayyip Uslu'nun şiirlerinde Orhan Veli ve Oktay Rifat etkisi ile acıyı zaman zaman duygusal, zaman zaman da alaycı ama incelikli işlemesi, sıkıntısının "derin" olmasının vesilesi. Buna, kötü ama hakiki olan hastalığını ve bitmek bilmez ekonomik sıkıntısını da eklemek gerekir.

"Önce öksürüverdim
Öksürüverdim hafiften,
Derken ağzımdan kan geldi
Bir ikindi üstü durup dururken

Meseleyi o saat anladım
Anladım ama, iş işten geçmişola
Şöyle bir etrafıma baktım,
Baktım ki yaşamak güzel hâlâ."


Kan adlı şiirinde -ki Turgut Uyar'ın en sevdiği şiirler arasındadır- tıpkı Behçet Necatigil'in dediği gibi "yaşamındaki acılara rağmen, gizli bir üzgünlük içinde yaşamanın güzelliğini" yazmıştır Muzaffer Tayyip Uslu. Tertemiz bir dili vardır ve dergilerde şiire dair yazdığı yazılarında da tıpkı dönem şairleri gibi temiz dili, gösterişsizliği ve dürüstlüğü savunur. "Şiir bilmece değildir" der.

"Niçin ağacı ağaç, bulutu bulut ve denizi deniz olarak seyretmiyelim? Niçin çiçek açmış canım erik ağacını ciğeri beş para etmez bir teşbih uğruna feda edelim? Şair harcıâlem şeylere teşbih ve mecazlarla lâyık olmadığı bir değeri vermek için çabalıyan bir sahtekâr değil, bulanık düşünceleri berraklaştıran hakikat arayıcısıdır."

Sadece hakikati değil, 1943 yılında Ocak gazetesindeki yazısındaki gibi insanı da arar Muzaffer Tayyip Uslu. Bu konuda oldukça hassas ve inatçıdır.

"Şiirde insanı aramak mürteci kafalı şovenlerin yaygaralarına ve terbiyesizce saldırmalarına kulak asmıyarak sırf Türk edebiyatının selâmeti için insanı aramak... İşte genç Türk şairlerinin parolası."

"Şimdilik", Yapı Kredi Yayınları tarafından Şubat 2013'te yayımlandı, 1 ay sonrasında 2. baskısını yaptı. Bunu şaşırmak yerine bu yazıdaki ilk paragrafı okuyabilir, belki bu fakire hak verebilirsiniz. Kitapta Muzaffer Tayyip Uslu'nun kitaplaşmış tüm şiirleri dışında ek bölümünde, kitaplaşmamış şiirlerini ve yazılarını bulabilirsiniz. Bu yazıların arasında öyle bir yazı var ki, bugün hâlâ kıymetini bilemediğimiz dostlukların ve dostların belki kıymetini bizlere yeniden anlatabilir. Rüştü Onur için yazılmıştır bu yazı...

"Rüştü ölmüş... Demek ben artık, Rüştü gelirse; şöyle yaparız, böyle yaparız, diye hülyalara dalamıyacağım... Demek artık, bu şehrin caddelerinde dolaştığımız ve yeni yazdığımız şiirleri birbirimize okumak için deliler gibi sokaklara düştüğümüz günler, bulutu bulut, ağacı ağaç, denizi deniz olarak seyrettiğimiz saatler, sırf şiirden bahsederek sabahladığımız geceler birer hâtıra oldu. Rüştü ölmüş... Ve ben daha şimdiden insanları yorulmadan sokakları yorulan bu küçük şehirde yalnızlığımı hissetmeye başladım."

Siz hazır yutkunmuşken, bir de "Rüştü'den Gelen Mektup" adlı şiire bakalım.

"Söyle sarı saçlı daktiloya
Ben yokum artık
Vefasız dostlara hatırlat
Kimseye kalmaz o dünya."

Son olarak, daima insanı arayan ve bunu sade bir şekilde söyleyen, şiir yolu Yunus Emre'den de geçmiş, çaresiz bir hastalığın mağlubu olmuş şairin hakkını, Andre Gide'ın "Sanatkâr güzel odalar yapsın, okuyucu ona kiracı bulur" sözüyle teslim edelim.

Yağız Gönüler