Mustafa Melih Erdoğan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mustafa Melih Erdoğan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Nisan 2016 Çarşamba

Ağır bir başlangıç

Aşkar dergisinin genel yayın yönetmeni Mustafa Melih Erdoğan'ın ilk şiir kitabı Hangi Anahtar, birkaç hafta önce okuyucu selâmladı. Bir babadan oğluna ithaf edilen kitaplara alışkınız lakin bir şiir kitabının açılış sayfasında Süleyman Çelebi'nin dizelerini karşıladığımız nadirattandır. "Kimde kim aşkın nişânı var durur / âkıbet mâşuka ânı er-görür" dizeleri, Mevlid-i Şerîf'in Mi'râc Bahri'ndendir. İsteyen buyursun yaşayan son büyük mevlidhânımız Mustafa Başkan'dan dinlesin, isteyen de buyursun merhum büyük hâfız mevlidhân Kâni Karaca'dan dinlesin. Söze hem şiirle hem mûsikîyle başlamış oldum, berhudârım.

Kitabı açmadan evvel, Sâmiha Ayverdi'nin "Daha tuhafı, elinde bir külçe anahtar, meçhul bir kapının önünde oturmuş, bir türlü kilide uymayan bu paslı ve yanlış anahtarlarla o kapıyı kurcalayıp duruyorsun. Açılacak gibi oluyor, fakat açılmıyor, değil mi?" cümlesi aklıma gelmişti. Hangi Anahtar, şifa niyetine şiir okumayı tercih eden okuyucuya farklı anahtarlar sunan bir kitap. Yalnız okuyucuyu büyük bir sınavla baş başa bırakıyor: Yola çıkmak ve kapıları bulmak. Demek ki şiirlerin yekununda her kapıyı açabilecek anahtarlar var. Zaten şiirin aç(a)madığı kapıda gıcırtı çoktur, Amerikan kapıdır o...

64 sayfalık kitap iki bölümden oluşuyor. Toplam 22 şiir var. Mustafa Melih'in şiiri güncel bir şiir. Geçmişin nostaljisi ya da aşırı umutla kurgulanmış bir gelecek tasavvuru yok. Gerçeğin tam içinden fışkıran dizelerde günün her saatini yeniden yaşamak ama görerek yaşamak mümkün. Slogan adlı şiirle başlıyor kitap:

"Yaşamak dedim senden ne kaldı bana
Şu zoraki duruşumdan namaza
Şu göğsümde tümseklenen dünyadan
Kral ödlek ve tavşan kartal avında
Varsa duraksamayan saatler
Varsa kapital patronuna atılacak bir yumruk
Gözün döne devrile gördüğü rüyalar seğiriyorsa hâlâ
Biz ular geçeriz saniyeleri
Ölümü bir taş üstüne yıkarlar."

Şiirlerini halkla beraber yazmış Mustafa Melih. Halkla beraber Hakk'ın, hakkın ve hakkaniyetin gölgesini aramış. Kendi için herkes için, bilhassa da yeni başlayanlar için adım adım yürümüş güncelin kalabalığına. Ayakta Kalan Otobüs Yolcuları İçin, yazmış:

"Kalın tuğlalardan bir ömür inşâ eden halk!
Size bunu söylemek istemezdim

Şu uyuduğunuz yastık, ağzınızdan çıkan her kelime
Yarası içine kanamış bir adam gibi yapışacak gırtlağınıza
Bir kış günü içinizi dökeceğiniz nehir
Dönüp yakalayacak sizi."

Biz Türkler, dinde, sanatta, felsefede ve hatta mimarîde daima ekmeğin kutsallığını bilmiş ve onu övmüşüzdür. Naçizane, ekmek kelimesine şiirde hassasiyetle yaklaşırım. Ekmek üzerine yazılan her şeyi okumak isterim. Şu sevdiğim üç dizeyi de ezberleyip söylemek isterim:

"Taş ekmek, tava ekmek hepsi bir
Hepsi bir direnişle geçer boğazımızdan
Ekmekse eğer açlığımızı ona dokunmadan bilmelidir."

Şairlerin ilk kitaplarında türlü acemilikler, aşırı duygusallık görmek mümkündür. Bu bir tercih meselesi olduğu gibi zaman zaman da hakiki bir derde sahip olmamak ya da anlatılmak isteneni tam olarak sahiplenememek sebebiyle de olabilir. Mustafa Melih Erdoğan, bu ilk kitabını sanki Şehrin Topukları Altında Ezilen Bir Gün şiirindeki dizesinin üzerine kurmuş gibi: "Sırtımda herkesten ağır duran bir başlangıç var."

Güçlü, olgun ve yaşama tutkun bir ilk kitap. Hayırlı olmasını ve çilingirini arayanların da nasibini alabilmesini temenni ediyorum.

Yağız Gönüler
twitter.com/ekmekvemushaf