David Graeber etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
David Graeber etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Aralık 2016 Çarşamba

Teknoloji hayatı kolaylaştırır, peki kişileri aptallaştırır mı?

Teknolojik buluşlar hayatımızı kolaylaştırır. Peki ya kişileri aptallaştırır mı? “İnternet elbette kayda değer bir şey” diyor anarşist ve aktivist yazar Graeber, belki de her şey göründüğü gibi değildir.

50 yıl geçti, en iyi bilim insanlarımızın bize sunmayı başarabildikleri en iyi şey bu mu? Bizse gerçekten düşünebilen bilgisayarlar bekliyorduk!

Üniversitelerde bile “belgeler denizi” olmaktan ileri gitmeyen bilgisayarın ve internetin ortaya çıkış amacıyla, ulaştıkları sonuç arasındaki uçurumun büyüyor oluşunun altını çiziyor. Yazarın bu konudaki düşüncesi şöyle:”Bu noktada ben, hepimizin Silikon Vadisi’nin ve internetin doğuş efsaneleriyle büyülenerek gerçekte olup bitenleri göremez hale geldiğimizi düşünüyorum”. Kuralların Ütopyası’nda yazar, bu orijinal tezlerine açıklık getirmiş. Şirket bürokratlarının ittifakları ve finans dünyasına dair çarpıcı tespitleri var David Graeber’in: “Demek ki finansal teknoloji bir şaka olmaktan çıkıp toplumsal gerçekliğimizin belkemiği olabilecek kadar gerçeklik haline gelmiş.

R. Solnit’in de dediği gibi, “özgün bir siyaset düşünürü” ile karşı karşıyayız. Kapitalizmin bürokrasiyle olan köklü ilişkisini kitabında irdeleyen David Graeber, incelikli tahlilleriyle okurun gözünü açmayı hedefliyor. “Hiç unutmayın, her şey eninde sonunda değerle ilgilidir. Birilerinin en büyük değerimiz akılcılıktır dediğini ne zaman duysanız, bilin ki en büyük değerlerinin ne olduğunu itiraf etmek istemedikleri için öyle söylüyorlar.

Hata oranı sıfır olan makinelerin hayatımızdaki rolü irdelenmiş kitapta. “ATM’ler neden hata yapmaz hiç düşündük mü?” diye soruyor yazar. Ayrıca Graeber, pratikteki bürokrasinin, insan hayatındaki gerçek sosyal varoluş imgesine ters düştüğünün, insanı istatistiksel veriler, kurallar, formlar olarak etiketlediğinin dolayısıyla basitleştirdiğinin altını çiziyor.

Tarihsel açıdan piyasalar ya hükümet faaliyetlerinin, özellikle askerî faaliyetlerin yan etkisidir ya da direkt olarak hükümet politikaları eliyle yaratılmıştır.

Devamında “para”nın askerlerin ihtiyaçlarını karşılamak için icat edildiğini öğreniyoruz. Vizyon, kalite, inovasyon, liderlik, küresel adalet hareketi, bireysel faşizm, teknoloji, aptallık, hesap verilebilirlik süreçlerine dair yeni tezler öne sürüyor yazar.

Graeber “Yorumlayıcı emek” ifadesini ise şu cümlelerle açıklıyor: “İnsan ilişkilerinin çoğu -özellikle uzun dönemli arkadaşlıklar veya uzun dönemli düşmanlıklar gibi- fevkalade karmaşıktır, tarih ve anlamla doludur. Bunları devam ettirmek, sürekli ve genellikle ustalık gerektiren hayal gücü çalışması yapmayı, hiç durmadan dünyayı başkalarının gözünden görmek için uğraşmayı gerektirir.

Yaratıcılık, insiyatif, girişimcilik dilinin altında gizlenen bir dilden söz ediyor Graeber. Ona göre, bürokrat ruhun yansıması bu anlamsız dili oluşturuyor. Günümüz siyasi yaşamına özgün bir katkıda bulunacağına inanan yazar, okurunu bürokratik uygulamaların alışkanlık ve yeni anlayışlarla toplumu çepeçevre nasıl kuşattığını sorgulamaya davet ediyor. Antropolog, düşünür ve aktivist David Graeber, bu kuşatmanın şiddet içerdiğine de işaret ediyor.

Meral Afacan Bayrak
twitter.com/tarcnckmaz