Şair-Sosyolog Kemal Tahir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Şair-Sosyolog Kemal Tahir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Aralık 2017 Pazartesi

Türk romancılığının şair-sosyoloğu Kemal Tahir

Kemal Tahir’in eserlerine duyulan teveccühün bizatihi Türkiye’nin ve Türk toplumunun kendisine duyulan alaka olarak değerlendirilmesi gerekir. Çünkü romanlarından notlarına, tefrikalarından polisiyelerine kadar kaleme aldığı her metin, görmek ve göstermek için yanıp tutuştuğu “Türk ruhu”na dokunabilmek adına bazen güçlü bazense çaresiz bir el uzatıştır. Haldun Taner’in ifadesiyle Kemal Tahir, Türk edebiyatının ‘karınca romancısı’dır. Her romanı için yüzlerce sayfa not çıkaran ve mümkün olduğu kadar birincil kaynaklardan istifade ederek eserlerini kaleme alan Kemal Tahir, ne yazık ki kıymeti yeterince takdir edilmemiş yazarlarımızın başında geliyor. Üzerinde tartıştığı ya da kalem oynattığı hiçbir mesele yoktur ki, kendisinin “yanılma payını” baştan teslim etmemiş olsun. Bir romancı olmasına rağmen sergilediği bu tavır, bilimsel çalışma yapanlara örnek olacak mahiyettedir.

Kilis 7 Aralık Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde öğretim görevlisi olan Muhammed Hüküm’ün edebiyat sosyolojisi açısından Kemal Tahir’in bütün kalem işlerini inceleyerek entelektüel biyografisini ortaya çıkardığı "Şair-Sosyolog Kemal Tahir: Sosyolojik Bakışla Kemal Tahir Romanları" 2017 yılında İthaki Yayınları’ndan çıktı. Entelektüel biyografi yazımı pek çok güçlüğü içinde barındıran bir alan. Buna rağmen Muhammed Hüküm’ün Kemal Tahir’in bütün eserlerini sadece konusu icabı değil, onun aradığı ruhun peşine düşerek hazırladığı anlaşılıyor. Bir romancı için bugün bizi yadırgatan bir niteleme olan ‘şair-sosyolog’ aslında Kemal Tahir’in kullandığı bir tanımlama. Muhammed Hüküm’e göre, “yazarın ve şairin dili, yaşamı ve kurguladıkları bir milletin ideolojik tutumundan öte o milletin ruhu hakkında derin ve geniş bilgiler vermeye müsait bir alan oluşturur. Bir romancının bu bağlamda halkının hislerini kendi zihninde ve gönlünde hissetmesi, o romancıyı o halkın ‘şairi’ yapar.

Muhammed Hüküm’ün üç geniş bölüme ayırdığı çalışmasının birinci bölümü Kemal Tahir’in Türk edebiyatındaki yerini, dönemin aydınlarının büyük romancıya karşı acımasız tutumlarını ve onu yok sayma girişimlerini ayrıntılı bir şekilde anlatıyor. Hatta bu bölümde, Marksist ve sosyalist Türk aydınlarının Kemal Tahir’i ölüme vardıracak derecede nasıl insafsızca yalnızlaştırdıklarına dair ilginç anekdotlar bulunuyor. Kitabın ikinci ve en hacimli kısmı, Kemal Tahir’in romanlarında ele alınan meseleleri ve bunların Türk toplumundaki yansımalarını göstermesi bakımından büyük önem taşıyor. Köylülük, yerlilik, Osmanlı, din, Marksizm, sosyalizm, Batılılaşma, bürokratik yozlaşma, kapitalizm ve emperyalizm gibi meselelere Kemal Tahir’in romanlarında nasıl yer verdiği ve bunların o günkü aydın zümrelerce nasıl değerlendirildiğini görüyoruz. Üçüncü ve son bölümde ise Kemal Tahir’in eserlerinde tercih edilen dil ve üslûp yaklaşımlarının toplumsal karşılığına dair ayrıntılı çözümlemeler mevcut. Kurtuluş Kayalı’nın önsöz yazdığı kitabın sadece Kemal Tahir okurları tarafından değil, ideolojik angajmanları olmayan, hakikati arayan, milletine inanan ve her şeyden önemlisi Türkiye’nin ruhunu görmek isteyen okuyucular tarafından beğenileceğini düşünüyorum.

Kadir Yılmaz
twitter.com/Kadir_Yilmaz_