5 Nisan 2018 Perşembe

İkiyüzlü insanlar arasında yılkı atlarının mücadelesi

Yılkı Atı, Abbas Sayar’ın ilk romanı.

Abbas Sayar kimdir, kısaca bahsedelim: 1923 yılında Yozgat’ta doğmuş ve 1999 yılında hayata veda etmiştir. Çoğunlukla, Orta Anadolu kültürünü anlatan eserler vermiştir. Roman, öykü ve şiir alanında eserleri bulunmaktadır. Yazılarında Anadolu kültürün izlerini ve yöre insanlarının yaşantılarını açıkça görmek mümkün. Abbas Sayar denildiğinde aklımıza ilk gelen romanı büyük olasılıkla Yılkı Atı.

Yılkı Atı, 10 bölümden oluşuyor. Yılkı Atı’nın hikâyesi Üssüğünoğlu diye adlandırılan İbrahim’in Doru Kısrak’ı yılkılığa bırakma kararıyla başlar. Peki, ne anlama geliyor bu yılkılık?

Yılkı atı, doğada özgürce dolaşan at demek. At sahipleri, yaşlanmış ve artık işe yaramayan atları daha fazla beslememek amacıyla kış aylarında yılkılığa bırakıyorlar. Eğer at ilkbahara kadar hayatta kalmayı başarırsa sahibi tarafında tekrar alınıp bakılıyor. Yılkı atlarının soğuk hava şartları, açlık ve yabani hayvanlardan kurtulabilme mücadelesi tam da burada başlıyor.

Bu yaşlı atlardan biri olan Doru Kısrak’ın zorlu mücadelesini anlatır Abbas Sayar. Doru Kısrak’ın yaşadığı olaylar karşısındaki derin duygularını yılkılığın gözünden ustaca betimlemiştir. Bu betimlemeleriyle yılkı atlarının hayatlarını anlatan nadir bir roman ortaya çıkarmıştır. Romanın yayınlandığı 1970 yılında Sanat Ödülleri yarışmasında Yılkı Atı romanıyla “Başarı Ödülü” almıştır.

Atlar insanlara çok benzer derler, Doru Kısrak’ın hikâyesinde de kendimizden parçalar buluyoruz. Yaşam mücadelesi, eve dönmek için verdiği uğraş, yavrusuna duyduğu derin özlem, bu süreçte kendisine umut olacak bir sevginin peşine düşmesi ve zorlu şartlara rağmen özgürlüğünün peşinden gitmesi.

Yılkı Atının mücadelesinin yanı sıra kitapta insanoğlunun içinde bulunduğu ikiyüzlülüğe de sık sık yer verilmiş. Başta İbrahim’in Doru Kısrak’a yaptıkları ve köylünün bu yöndeki söylemleri en doğal haliyle samimi bir şekilde ifade edilmiş. “Bizim millet davulun iki tarafına da vurur”. İbrahim’in bu sözü insanoğlunun bu durumuna adeta ayna tutmaktadır.

Kitabı okuduktan sonra zihnimden şunlar geçti; her insan bir dönem yılkılığa bırakılmıştır ya da özgürlüğü adına uzaklara dörtnala koşmak ister. Belki de İsmet Özel bunun için söylemiştir; “ben atlara ve uzaklara hayrandım” diye. Atlara ilginiz varsa veya atların, bilhassa yılkılıkların gözünden dünyaya bakmak isterseniz Doru Kısrak’ın sürükleyici hikâyesine eşlik edebilirsiniz.

Elif Çıldır
twitter.com/elifcildirr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder