9 Nisan 2013 Salı

Fil yutmuş boa yılanını her yaşta tanımalı insan

Yıllar önce okumuştum Küçük Prens’i. Benim okuduğum yıllarda birileri tavsiye ederse haberiniz olurdu kitaptan. Şimdiki gibi kapitalizmin nadide parçalarından biri haline gelmemişti. Yani anlayacağınız tişörtlerin, çantaların üstüne basılmadığı, hanım kızlarımızın sadece birkaç cümle alıntı okuyup kollarına, bacaklarına dövmesini yaptırmadığı yıllardı. Dün gece yeniden aldım kitabı elime. Bir-iki sayfa okuyayım derken bir de baktım ki kitabı bitirmişim. Şimdiki zamanda Küçük Prens okumak farklı bir deneyimdi. Çünkü aslında şu sıralar tam da ihtiyacımız olan şey orada saklıymış.

Bilenler bilir, Antoine de Saint-Exupéry tarafından yazılmış Küçük Prens’te, Sahra Çölü’ne düşen bir pilotun Küçük Prens ile karşılaşması çocuk gözünden anlatılır. Küçük Prens fil yutmuş bir boa yılanı çizer. Fakat gösterdiği hiçbir yetişkin onun ne olduğunu anlamaz. O, bu karışıklığı düzeltmeye çalıştıkça büyükleri resim yapmayı bırakmasını bile öğütler.

Tıpkı şimdilerde birilerinin bizim tiyatromuza, edebiyatımıza, sinemamıza engel olmaya çalışması gibi. Bu yüzden kitabı yeniden okurken farklı bir deneyim yaşadım. Evet, biz fil yutmuş boa yılanları çizmeye çalışıyoruz ama anlamayanlar bize bu işi bırakmamızı öğütlüyor, onunla da yetinmeyip bunun için zorluyor. Büyüdükçe unutuyoruz çocuk bakışımızı, istediğimizi kolaylıkla elde etmenin yollarını. Bu yüzden Küçük Prens’i yeniden okumak gerek. Çünkü ihtiyacımız olan tek şey biraz çocuk masumluğu ve biraz cesaret.

Hiç büyümemek dileğiyle…

Ümran Kio

3 yorum:

  1. Küçük Prens, masumiyeti hatırlatan ve yaşamaya devam etmemizi öğütleyen bir yazın. Bıkmadan usanmadan denemeye devam etmemizi öğütleyen...
    Size de, bize onu hatırlattığınız için teşekkürler o yüzden.

    YanıtlaSil
  2. boğa yılanını çizen, küçük prens değil de onunla karşılaşan pilot olmalı sanki, hafızam beni yanıltmıyorsa...
    küçük bir ayrıntı,
    selam ile

    YanıtlaSil
  3. Küçük Prens. Bir solukta bitirilen, tekrar tekrar okumaktan sıkılmayacağım bir yaşam. bir kitap olarak görmüyorum "küçük prensi". sanki birinin anılarını dinliyormuşum gibi büyük bir içtenlikle inanmak istiyorum bu küçük varlığa. Her zaman bana sıradanlığın dışında gelen ve hep öyle kalacak bir eserdir. düşüncelerimi tazelememi sağladınız. teşekkürler.

    YanıtlaSil