2 Aralık 2012 Pazar

Hayatının baharında olanlara

Bazı kitaplar vardır ki, herhangi bir sebepten dolayı çıkar çıkmaz ilgimizi bir şekilde çekerler. Bu durum çok sık tekrarlanmaz ve bence güzelliği de buradadır. O kitabın hemen ilgimizi çekmesi adından, kapağından, yazarından, yayınevinden, çevirmeninden, tanıtımındaki bir cümleden kaynaklanabilir. Orasına biz karar veremeyiz.

2012 Tüyap Kitap Fuarı öncesinde Bayan Jean Brodie’nin Baharı’nın tanıtım bülteni geldiğinde çok heyecanlanmıştım. İşim gereği günde onlarca kitap tanıtım bülteni aldığım için bu kadar tepki vermemem gerekirdi. Ancak bu kitap yayıneviyle, çevirmeniyle, kapak tasarımıyla, modern bir klasik eser oluşuyla beni hemen etkiledi.

Muriel Spark’ın bu erken dönem, öncü romanı 1961’de yayımlanmış. Roman, Edinburgh’ta yatılı bir kız okulunda geçiyor. Bayan Jean Brodie, bizzat seçtiği 6 tane kızı geleceğe hazırlayan bir ilkokul öğretmeni. Eğitim sisteminde kendi doğrularından şaşmıyor ve okul yönetimiyle her sömestr kavga ediyor. Kendisini okuldan uzaklaştırmak isteyenlere karşı her zaman galip geliyor.

Romanın yayımlandığı dönemde diğer tüm türdeşlerinden ayrılan özelliği ise Muriel Spark’ın “prolepsis” tekniğini kullanmasıdır. Bu teknikte yazarımız şunu çok iyi başarıyor: Belli bir karakteri anlatırken ya da iki karakteri karşılıklı konuştururken bir anda yıllar sonrasına götürebiliyor sizi. Bu roman sayfalar arasına sığdırılmış zaman sıçramalarıyla yazılmış. Bayan Brodie’nin herhangi bir kızını önce on, sonra on beş, sonra on yedi, sonra otuz yaşında okuyabiliyoruz.

Bayan Brodie hiç evlenmemiş ve çocuk sahibi olmamış. Kendini, seçtiği kızları kültür ve sanat alanında çok iyi hanımefendiler olarak yetiştirip, onları “kaymağın da kaymağı” yapmak istiyor. Kızlar büyüdükçe, biricik öğretmenlerinin özel hayatıyla da ilgilenmeye başlıyorlar. Bayan Brodie, kızlarına çok güveniyor ve okuduğumuz zaman sıçramalarında anlıyoruz ki, Bayan Brodie’nin okuldan atılması ve emekliliğe zorlanması kendi grubundan bir kızın ihaneti yüzünden oluyor. Ancak bunu romanın sonuna kadar öğrenemediğimiz gibi, kızın nedenleriyle birlikte zaman sıçramalarıyla okuma şansımızı olacak ve kafamızda soru işaretleri kalmayacak.

Muriel Spark’ın bu romanı kesinlikle okunmayı hak ediyor. Romanın eğlenceli ve bilgilendirici yazılması benim sempatimi kazandı. Şunu da söylemeden edemeyeceğim; bu roman biraz da genç kızların aşkı, hayatı ve cinselliği keşfetmelerinin romanı. Bu yüzden erkek okurlar biraz sıkılabilir. Bence kitabı alanlar ne anlatıldığından çok nasıl anlatıldığına dikkat ederlerse çok daha fazla keyif alırlar. Püren Özgören’in enfes çevirisi, Nazlım Dumlu’nun nefis kapak tasarımıyla Siren Yayınları’nı bir kez daha tebrik ediyorum.

Tuna Bahar
twitter.com/tuna_bahar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder